Nilüfer çiçekleri yürek parçalayıcı yolculuklardan geçer. Tohumları toprakla, artıklarla ve birbirine giren köklerle kaplı bulanık bataklık suyunda filizlenir. Çiçek açmaları için bu korkunç karanlıkta yolunu bulması gerekir, suyun üstünde bir
yerde güneş ışığının olduğunu içten içe bilmeli ya da en azından bunu umut etmeli. Böylelikle bu yolculuktan zarar görmeden çıkar ve zafer kazanmış bir şekilde çiçek açar.
"Kırgın insanlarda başkalarını kırıyor."
Evet kitapta en çok beni kendine çeken cümle.Bir digeride en çok bahsi geçen
"Hayat,rüyası aşk olan uzun bir uykudur."
Geçmiş ve şimdi...
Farklı hayatlar farklı zamanlar ...
Sırlar...
Yaşanmışlıklar...
Hepsini tek kitapta harmanlamak kolay olmasa gerek.Paris'ten Çiçeklerle!
Hem 1940 hem de 2000 lerin Paris'in de yaşanan hayatlar,sırlar ve aşklar.Oysa kim bilebilirdiki! Gün içersinde sohbet ettiği kişilerin, apartman kapıcısının,yaşadıgı o renkli çiçek kokulu Paris sokaklarının, uzun yıllar önce savaştan kopup gelen ve o acılı yılların yaşanmıslık izleriyle birbirlerine bağlı olduklarını?
Bu kitap bana göre tam bir direniş hikayesiydi.Okurken o kadar heyecanlandım ve merak duygusunu yaşadımki 1 günde tüm kitabı okudum.
Her sayfa çevirişimde 2000lerde Caroline'ye ne oldu 1940 larda Celine'ye ne oldu diye merak etmekten kendimi alamadim.Çünkü yazarımız her bölümde 1940 ve 2000 ler arasında gidip gelmisti.
Caroline acaba hafızasını geri kazandımı?Peki geçmişte acaba nasıl biriydi?
Tutkulu,aşık,sinirliya da sevecen!
Celine o tutsaklıktan kurtulabildimi?
Ya kızı Cosi?