Yapılacak bir şey yok. Benim itibarım zedelendi, onunki zedelenmedi. Hepsi bundan ibaret. Bir kadın ve bir erkeğin alışılageldik hikayesi; alışılageldiği gibi, hep yaşandığı gibi olan. Sonu da aynı sıradan son. Kadın acı çeker, erkek özgür kalır...
Erkekler her zaman bir kadının ilk aşkı olmak ister. Bu onların manasız gururu. Biz kadınlar bu konularda çok daha incelikli iç güdülere sahibiz. Bizim istediğimiz bir adamın son ilişkisi olmaktır.
Şüphesiz insanın yüreğinde daha anlaşılmaz, dehşet verici bir şey vardır. İştah demek yetersiz kalır. Kibir diye adlandırılmak kifayetsiz, renk ve iştah sözcüklerini bir araya getirmekse kafi gelmez. Toplumun temelinde iktisata indirgenemeyecek, benim de anlam veremediğim muammalı bir yan olduğunu hissettim. Tıpkı suyun kendi yatağını kendiliğinden bulması gibi, ben de materyalizmle uzlaştmıştım fakat materyalizm beni insanoğluna karşı duyduğum korkulardan kurtaramadığı için gözlerimi yeşil yapraklara açıp, sevincin umudunu hissedemiyordum.
Dış dünyaya durmaksızın gülümseyen yüzümü gösterirken, iç dünyam ölüydü. İşte bu; bin derdi tek bir saç teliyle taşımak gibi, yağa ter karıştırmak gibi bir çabaydı.