Okuyun...
Bir alman işçisi Sibirya'da iş bulur. Mektupların sansürcüler tarafından okunacağını bildiğinden arkadaşlarına şöyle der. "Aramızda gizli bir haberleşme sistemi belirleyelim, benden aldığınız mektup sıradan mavi mürekkeple yazılmışsa doğrudur, kırmızı mürekkeple yazılmışsa yanlıştır." Bir ay sonra arkadaşları ilk mektubu alırlar, mektup mavi mürekkeple yazılmıştır. "Burada her şey harika, dükkânlar mal dolu. Yiyecek bol. Apartman daireleri geniş ve güzel ısınıyor. Sinemalar batının filmlerini gösteriyor. Kızlarla dolu. Burada tek bulunmayan şey kırmızı mürekkep!" Bugünkü durumumuz da böyle değil mi? İstenen tüm özgürlüklere sahibiz, tek eksiğimiz ise kırmızı mürekkep. Kırmızı mürekkebin yokluğu ne anlama gelir? Bugün, etrafımızı saran çatışmayı tanımlamak kullandığımız kavramların hepsi -"teröre karşı savaş", "demokrasi ve özgürlük", "insan hakları"- yanlıştır. Bu durum bize bunu düşünmek için izin vermek yerine bizim anlamamızı güçleştiriyor. Kendimizi özgür hissediyoruz çünkü "özgür olmayışımız"ı ifade edecek o dilden yoksunuz." Slavoj Zizek
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim...
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim Yazabilirim örneğin; “Gece yıldızla dolu ve yıldızlar masmavi titreşiyor uzakta" Şarkı söyleyip esiyor gece rüzgârı. Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim...
Reklam
Anka Kuşu
Efsaneye göre Simurg ya da bilinen adıyla Zümrüdü Anka kuşu, bilgi ağacının dallarında yaşar ve akıllara gelebilecek her şeyi bilir. Öyle ki, bütün kuşlar ona inanır, başları sıkıştıkça Simurg’un kendilerine yardım edeceğini, onları hep zor durumlardan kurtaracağını düşünürler. Zümrüdü Anka kuşu öleceğini hissettiği zaman kendisine ağacın kuru
BABAMA MEKTUP 1 (Oğuz Atay)
Sevgili babacığım, Belki hatırlamazsın ama bugün sen öleli tam iki yıl oluyor. Ne yazık ki bu süre içinde ben daha iyi ve akıllı olamadım; bu fırsatı da kullanamadım. Oysa yıllar önce, bazı zamanlar, sen olmasaydın bir çok şey yapabileceğimi düşünürdüm. Şimdi artık suçun kendimde olduğunu görmek zorundayım. Sana bazı şeyleri anlatamadım. Bir iki
Gülşiir Geceyarısı, karanlık bir bozkırda Işıklar içinde akan bir tren kadar yalnızım içinde onca insan, içinde dünya... Soluk soluğa, demirden bir ırmağa mahkum Ve bilmeyen sonsuzluk nedir, Haklı olan kim bu kargaşada? Ateş ve su, yaşam ve ölüm, irin ve şiir Ucu bucağı olmayan bu çığlığın Ortasında nasıl barışılabilir? Anlamak
Ara sıra dünyayı sevdiğim doğrudur Ara sıra intihara meyilliyim Camdan aşağı atıyorum sevmediğim hayatlarımı Hepsi birer ihtimal, ölüşlerini izliyorum teker teker Hiçbiri ben değil Ama hepsi bana benzer, Ben olmaktan son anda vazgeçmişler.
Reklam
239 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.