Doğanın anası da, mezarı da topraktır,
Doğduğu rahimdir doğanın gömüldüğü yer;
Doğurduğu birbirinden bambaşka çocuklarını
Bağrına basıp emzirir onları;
“Gözlerim ressam oldu senin güzelliğine,
Kalbimin levhasına nakşetti görüntünü
Bedenim de çerçeve oldu senin resmine,
Derinlikle güçlendi sanatın en üstünü.
Göreceksin, ressamın ustalığı nasılmış:
Gerçek yüzünü çizmek, olur ancak bu kadar.
İşte resmin kalbimde başköşeye asılmış,
Sergimde pencereler göz nurunla ışıldar.
Gözler, başka gözlere ne iyilik etti, bak:
Benim gözlerim çizdi senin güzelliğini;
Seninkiler gönlüme pencereler açarak
Güneşi soktu- coşsun, gözlesin diye seni.
Ama kurnaz gözlerin sanat yeteneği az:
Sırf gördüğünü çizer, yüreği tanıyamaz.”
''Artık sevdiği kadını özlemek ve akşamları ona hikayeler vermek için, sabahın kör vakitlerinde, şehrin bir yerlerine giden adamın hikayesine devam edebilir miydim? Edemezmişim gibi geliyordu. Bilmiyordum.''
''Tıpkı benimki gibi yaşlarla sırılsıklam olmuş yüzüne baktım ve bir ölü gibi fısıldadım:
''Kestiler bile baba, bir haftadan fazla oldu, şeker portakalı fidanımı kestiler.''