Hiçbir şey yapma. Bırak, konuşmaları ben
yapayım. Senin yapabileceğin hiçbir şey yok. Toplumla
karşı karşıya gelindi mi, olayla en yakından ilgili olan, en
büyük işi yapacak ve en büyük katkıda bulunacak olan
kişinin en az söz hakkı vardır. Onun sesi çıkmaz, diye bir
kanı vardır, zaten söyleyeceği şeyler de daha baştan
reddedilir, çünkü önyargılı sayılır. Nedeni de, konuşmalar
hiç dikkate alınmadığı, yalnızca konuşan insan dikkate
alındığı içindir. Bir fikri yargılamaktansa, bir insanı
yargılamak çok daha kolay gelir. Tabii adamın beyninin içini
bilmeden onu yargılamak nasıl mümkün olabilir, onu da
hiçbir zaman anlayamayacağım. Ama yapılan bu. Bak,
nedenleri tartmak için terazi gerekir. Terazi de pamuktan
yapılan bir şey değildir. Oysa insan ruhu pamuktandır. Yani
biçimi olmayan, direnci olmayan, öne arkaya kıvrılıp hamur
gibi her şekle girebilen bir şeydir. Sen onlara, işi neden
sana vermeleri gerektiğini benden çok daha iyi
anlatabilirsin. Ama seni dinlemezler, oysa beni dinlerler.
Çünkü ben aracıyım. İki nokta arasındaki en kısa yol, doğru
çizgi değildir. Aracıdır. Ne kadar çok aracı varsa, yol o
kadar kısalır. Hamur psikolojisi budur işte.