Avrupa dillerindeki (Cennet karşılığında kullanılan) paradise sözcüğü ve aynı zamanda Arapça’saki firdevs sözcüğü, bahçe anlamına gelen, Avesta’ya ait pairi-daeza sözcüğünden türemiştir.
El-Kehf ve’r-Rakīm fī Şerh-i Bismillâhirrahmânirrahīm adlı kitabında, Abdülkerim el-Cîlî, noktanın bölünmez öz olduğunu (el-cevheru’l-basît), diğer harflerin ise bileşik (el-cismü’l-mürekkeb) olduğunu yazar. Nokta, ilahi öz/zâtı sembolize etmekte olup ona işaret eder.
Muhakkak, Reyhanî, Sülüs, Nesih, Tevkî, Rika. Bu altı çeşit yazıya "Aklam-ı Sitte" (Altı Kalem) adı verilmektedir. Bazı tasniflerde Ta'lik de buna eklenerek "Aklâm-ı Seb'a" (Heft Kalem, Yedi Kalem) denilmiştir.
Divan şiiri ya da islam sanatları hakkında bazı görüşler o kadar çok tekrar edilmişlerdir ki, bunları mutlak doğru olarak kabul etme ya da eleştirmeme gibi hatalara düşebiliriz. Beşir Ayvazoğlu’nun bu eserinde bunun gibi bazı oryantalist ya da belli ideolojiler çerçevesinde şekillenmiş ön kabullere rastladım.
Bunlardan ilki tasvir yasağının
“The human race is but a monotonous affair. Most of them labour the greater part of their time for mere subsistence; and the scanty portion of freedom which remains to them so troubles them that they use every exertion to get rid of it. Oh, the destiny of man!”