Fakat şarkı söylemek, gülmek, dalmak hülyaya,
Yapayalnız, ama hür, seyahat etmek aya,
gören gözü, çınlayan sesi olmak
ve canı isteyince şapkayı ters giymek,
karışanı Olmamak.
Bir hiç için ya kılıcına veya Kalemine sarılmak
ve ancak duya duya Yazmak,
sonra da gayet tevazuyla kendine:
Çocuğum! demek,
bütün bunları hoş gör yine,
Hoş gör bu çiçekleri, hatta bu kuru dalı,
Bunlar yabanın değil, kendi bahçenin malı!
Varsın, küçücük olsun fütuhatın, fakat bil,
Onu fetheden sensin, yoksa başkası değil.
Ara hakkını hatta kendi nefsinden bile.
Velhasıl bir tufeylî sarmaşık zilletiyle
Tırmanma! Varsın boyun olmasın söğüt kadar,
Bulutlara çıkmazsa yaprakların ne zarar?
Kavaklar sıra sıra dikilse de karşına
Boy ver, dayanmaksızın, yalnız ve tek başına!