Okuma vakti mesele ediliyorsa, ortada okuma arzusu yok demektir; çünkü aslına bakılırsa, kimsenin hiçbir zaman okumaya vakti yoktur. Ne küçüklerin ne gençlerin ne de büyüklerin. Hayat, okumaya vurulan sürekli bir köstektir.
"Freud'un mutluluk prensibinde insanın hayatının amacı mutlu olmaktır. Kişi sadece mutlu olmak için yaşar. Onu şu an mutsuz edecek şeyleri isr ileride mutlu etme ihtimali daha yüksek olduğu için yapmıştır. Yani sen bugün mutsuz bir ilişkiyi saatlerce ve hatta günlerce ağlamaya karşı bitiriyorsan ileride kendini çok daha büyük bir buhrandan korumaya çalıştığın için aslında. "
"Hayatın boyunca birlikte yaşayacağın tek insan sensin. Kendini kaybetmediğin sürece her şey için bir değil, onlarca şans var. Hatta belki seni mutsuz eden bir şeyden vazgeçebildiğini görünce diğer geri kalan her şeye cesaretin artacak. "
"Peki, aşk nerede başlıyor? Tam olarak onda olan başkasında olmayan ve sahip olmazsak çıldıracağımız bir şeyi keşfetmemiz ile. Yani aslında âşık olmamız tamamen çıkarcılık. Bakıyoruz ki çok güzel, çok hoş sohbet, çok eğleniyor bizi, çok farklı ve hatta bize yeni deneyimler yaşatabilir. Anında hep bizim olsun istiyoruz çünkü kendimizi iyi hissettirmeyi sürekli hale getirmek isteriz ve bu yeni güzel insan, bize kendimizi iyi hissettiriyor. "
" İlişkilerde en büyük hatalardan birisidir ki, birini kurban seçip bir başkasını unutmaya çalışmak. Baştan bilmelisin ki işe yaramaz. Üzgünüm yaramaz. Üstelik Kendi zamanını ve en az bir kişinin de duygularını çöpe atarsın. "
"Oysa değişmek istenmeyen birini değiştiremezsiniz. Değişim önce kişinin kendisinden başlar. Örneğin sigarayı bırakmak istemeyen birine ne yapsanız bunu yaptıramazsınız. Buna kişinin kendisinin karar vermesi gerekir. "
" Bazı ilişki başlangıçları aile sevgisi eksikliği ile yanlış tetiklenir. Babası kızına yeterince sevgi sunamaz. Gerçek hayatta mükemmel olsa bile evde sönük ve pasiftir. Kız da büyüdükçe kadınlığa yönelirken, babası gibi bir insan arar. Hataları ve artıları ile. Ya da babasının olmasını hayal ettiği gibi. Tam tersi de mümkün. Freud'un daddy issue dediği mesele. Fakat bazıları bundan dersini almak yerine yine saplantılı şekilde babasından görmek istemediği ne varsa ona yapışıyor gidip ve sonra ağlıyor. Aslında tam da istediği şey bu. Mutlu olamamak ve babasına benzer bir karakterle de iyi olabileceğini kanıtlamak. "
" Aileden eksik alınan sevgi. yaşça büyük insanlardan sevgi ve saygı görme açığına dönüşür. Zamanla anne ya da baba beğenisi, sevgisi, takdiri yerine herhangi yaşça büyük birisi konulur. "