Kalabalık geceleri bekleyen yalnız kahvaltılar için hep acele ediyorduk. Yağsız beyaz peynir tadında ilişkiler kuruyorduk. Seviyorduk. Sevmeyi seviyorduk. Bazı elele yürüyüşlerde yağmur yağsın istiyorduk. Hangi sevdanın üstüne yağmur yağsa, biz onu aşk belliyorduk. Hijyene önem vermiyorduk. Beyaz çarşafların üstündeki lekeler aşklarımızın haritalarıydı. Hangisi biz, hangisi yavru vatan oradan anlıyorduk.
~son~
Bu yazıyı okurken başka şeyler düşünen okurlarla, hiçbir şey düşünmeden satırlar üzerinde düşüncesiz bir göz gezintisi yapan okurların toplamını, ülkedeki okuma yazma bilenlerin sayısına böldüğümüzde sonuç kaç olacaktı?