Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

hi

hi
@hilallalala
24 okur puanı
Mayıs 2021 tarihinde katıldı
Üretici işte kişiler arası bir birlik elde edilmez, dinsel kendinden geçme ayinlerinde sağlanan birlik de geçicidir. Topluma uyumla gerçekleştirilen de sahte birliktir. Bunların tümü var olma sorununun , bir bölüğüne çözüm getirmektedirler. Tam çözüm, insanlar arası birlikteki başarıda, bir başka insanda sevgi içinden kaynaşmada yatmaktadır.
Reklam
Kant’da net bir şekilde belirtildiği gibi eşitlik hiç kimsenin bir başkasının amacına araç olmaması anlamını taşır. Bu tüm insanların birbirleri için araç değil amaç, sadece amaç oldukları zaman, herkese eşit olacağı anlamına gelir.
Dışta kalmanın üstesinden gelerek, yalnızlığının hapishanesinden kurtulması insanın en büyük ihtiyacıdır. Bu eğilimi aşmadaki kesin başarısızlık, delilik demektir. Zira tümden soyutlanma paniğinin  üstesinden ancak dış dünyadan böylesi bir el etek çekmekle gelinebilir. Bu durumda, dışta kalma duygusu yok olur. Çünkü kişinin ayrı olduğu dış dünya yok olmuştur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sevgi ile bütünleşmeden insanın, ayrılığını fark etmesi utancın kaynağıdır. Bu, aynı zamanda suçluluğun ve huzursuzluğun da kaynağıdır.
Acaba, kişiye para ve ünü sadece bu şeylerin kazandırması, onları öğrenilmeye değer kılmakta, çağdaş anlamda kâr getirmeyen ‘sadece’ ruhun kazancı olan sevgiyse, pek enerji harcamaya hakkımızın bulunmadığı bir lüks olarak mı kabul edilmekte?
Reklam
Fakat kuramsal ve pratik bilgilenmenin yanında herhangi bir sanatta ustalaşmak için gerekli olan bir üçüncü unsur daha vardır. Bu, kişinin o sanatta ustalaşmayı en önemli işi olarak kabul etmesi, dünyada ondan daha önemli hiçbir şeyin bulunmamasıdır. Müzik için, doktorluk için, marangozluk için —ve sevgi için— bu bir gerçektir.
Aslında birbirleri için o yanıp tutuşmalar, deli divane olmalar, daha önceki yalnızlıklarının derecesini gösteren bir kanıtken, sevgilerinin şiddetinin ölçüsüymüş gibi kabul ederler. 
İki insan, ancak kendi değişim değerlerini sınırlarını da hesaba katarak, piyasadaki en kullanışlı nesneyi bulduklarini hissettikleri an birbirlerine aşık olurlar.
Hiçbir şey bilmeyen, hiçbir şeyi sevemez. Hiçbir şey yapamayan, hiçbir şey anlamaz. Hiçbir şeyi anlamayan, değersizdir. Oysa anlayan kişi aynı zamanda sever, farkına varır, görür… Bir şeyin aslında, ne kadar bilgi varsa daha fazla sevgi vardır… Tüm yemişlerin böğürtlenlerle aynı zamanda olgunlaştığını düşleyen kişi, üzümlere ilişkin bir şey bilmiyor demektir. Paracelcus
Ama bir tanrı sadece kendisine bağlı olduğu bir otorite değildir; o, dayanıklılığımızın kaynağı olan bir güçtür. Tanrısına itaat eden ve bundan dolayı tanrının kendisi ile birlikte olduğuna inanan insan, dünyaya güvenle ve gittikçe artan bir enerji ile yaklaşır. Benzer şekilde, sosyal eylem, bizim için fedakarlık, mahrumiyet ve çabayla sınırlı değildir.  (Emile Durkheim, elementary froms of religious life)
Reklam
Toplum, özü itibarıyla, bireylerin bilincinin kolektif bilinç olarak adlandırabileceğimiz şeyin içinde bir araya gelmesinden oluşur. Bunun anlamı şudur: Toplum, hem bizim dışımızda ya da ötemizde, hem de aynı zamanda içimizde olan bir şeydir. Bizler bireyleriz ama aynı zamanda sosyal varlıklarız. ‘Emile Durkheim’
Gerçekte dört farklı intihar türü olduğunu düşünüyorum. Bazıları benim ‘bencil intihar’ olarak tanımladığım türdendir; insanları birbirine bağlayan bağlar son derece gevşek hale geldiğinde, insanlar başkalarına karşı yükümlülük duygusunu tamamen yitirdiğinde yaşanan intihar türü budur. Bir de, toplumun normları ortadan kalktığında ya da belirsiz hale geldiğinde yaşanan ‘anomik intihar’ söz konusudur. Öte yandan, bireyler arası ilişkilerin aşırı düzenlendiği ve toplumun taleplerini kişilerin üzerine ağır yükler bindirdiği veyahut da kişilerin güçlü grup bağlarına sahip oldukları ve başkalarına karşı yükümlülük hissettikleri durumlarda‘elcil intihar’ olarak adlandırdığım şeyle karşılaşırsınız. Bu intihar türü sıklıkla kişilerin güçlü dinsel inançlara veya onların yerine geçen belirli toplumsal taleplere sahip oldukları durumlarda gerçekleşir. Son olarak da çaresizlik duygusunun kişiyi intihara sürüklediği ‘kaderci intihar’ vardır. Durkheim’
İnsan davranışına kısıtlamalardan tamamen azade olduğu doğru değildir. Dünya üzerindeki hiçbir şeyi böylesi bir ayrıcalığı tatmış değildir. Evrenin bir parçası olan her varlık, geri kalan varlıklarla ilişkilidir. Bu onun doğası ve tezahür etme biçimine buna uygun olarak sadece kendisine değil, nihayetinde kendisini kısıtlayan ve düzenleyen varlıklara bağlıdır. Burada, inorganik dünya ile düşünen kişi arasında sadece bir derece ve form farkı sözkonusudur. İnsana karakterini veren ayrıcalık, varlığına rıza gösterdiği bağların fiziki değil ahlakî, yani sosyal bağlar olmasıdır. İnsan, kendisini ona acımasızca dayatan bir maddi ortam tarafından değil, kendi varlığını önceleyen bir bilinç, varlığını hissettiği üstün bir şey tarafından yönetilir. Varlığının daha büyük bir kısmı bedenini açtığı için diyor ki bedenin boyunduruğundan kaçsa da toplumun boyun durumuna tabiidir. Gelgelelim toplum, sancılı bir buhranla ya da hayırlı ama apansız geçişlerde çalkalandığında da bu etkiyi sergileme yeteneğini geçici olarak kaybeder işte intihar eğrilerindeki ani yükselme tam da bu dönemlerde kendisini gösterir. ‘  Emily Durkheim, Suicide: A study of sociology’
“ Adamın biri bir keresinde şöyle demişti: ‘Feminizm hakkında konuşulan tüm bu şeylerin anlamsız olduğunu düşünüyorum. Hangi kadına sorarsanız sorun, akıllı olmaktan ziyade güzel olmayı tercih edecektir.’ Ben de şöyle cevap vermiştim: ‘Kesinlikle doğru, fakat bunun sebebi, erkeklerin çoğunun aptal ve çok azının kör olmasıdır.’ “ Beatrice Webb
Bazı filozoflar, pek çok insanın asla baştan çıkartılmadıkları, ahlaksız olma fırsatına asla sahip olamadıkları için ahlaklı olduklarını iddia ederler.
Sayfa 73
196 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.