Ömrüm boyunca yaşadığım hep buydu. İçimde gizli bir yakalanma ümidiyle kaçıp durmuştum ve kimse bulup getirmemişti beni. Değil bulunmak istediğimi, kaçtığımı bile fark etmemişlerdi.
"Yol insanı önce perişan ediyor, sonra da o perişanlıktan utanmamayı öğretiyor.”
“Bize hep direnmeyi öğrettiler. Ama yanlış şeylere direnmeyi. Mesele biraz da kabul etmektir belki.
“Neyi?”
“Kendimizi.”
Bazı gereksinimlerin zamanı oluyor hayatta. O zaman geçince giderilmemiş ihtiyacın yerini karanlık bir ağırlık alıyor. Yokluk boşluğa, boşluk ağırlığa dönüşüyor. Sonra artık ne yapsan başa dönülemiyor.
“Ben Efsun Abla’yı, kendimi kaybettiğim yerde buldum. Ya da o beni kendisini aradığı yerde buldu. Emin değilim. İkisinden biri gerçek. Ve gerçek diye bir şey yok.”