ayrılık: bir tür isyan-sabırsız!
bir tür, ihtilal olma tutkusu
yine, yürümek bir tür ayaksız
ayrılık: düşün ki: bir tür, sonbahardır
düşlerin vardır
yağmursuz, çamursuz ıslanmak, kirlenmek
biçiminde!
şule!
unutma!
yaşadığımız şu şey
hayatın bize armağan ettiği çiçek dürbünüdür.
ve yine unutma ki yarın yalnızca
GÜZEL ÇOCUKLARIN VE SABREDENLERİN VE
SEVENLERİN
mutluluğa yeniden kabul günüdür!
son kez öpeyim bari seni o hep beni
kahreden kaderinin üstünden
pek vaktimiz kalmadı sanırım artık
hadi sen önden çık, önden sen çık sevgilim
şiirin, bu ânın içinden!..
belki doğmamış olurdun sen daha, büyümemiş.. belki..
hiç şefkat görmemiş, şeftali reçeli tatmamış uygarlıklar gibi
karagöz intiharlarıma hacivat taklidi yapardın, aldanırdım
hiç bayram harçlığı almamış bir tanrı silueti gibi
ağlardın, gizlenirdin belki de bir köşede kendi içine
oysa yoktu ki köşeleri o üçgenin
dudaklarınla dudaklarım, sözcüklerimiz arasındaki üçgenin
ağzına sıçayım ki sevdim ben
böyle en önce, eperken genç ölmeyi
ve hasretimi ve memleketimi
bereketi ulan bereketi
beklentilerimi, beklemeyi sevdim hep..