Şimdi nereden başlasam ne desem bilemiyorum. Okurken o kadar eğlendim ki hshshs masal gibi sanki ananemin ya da babannemin dizinin dibine yatmışım onlar anlatıyorlarmış gibi..
Helene... Ah Helene vah Helene. Her şey senin yüzünden diyeceğim de ama yok mu o, Paris (a.k.a Aleksandors) denen y*vşak (özür dilerim) ırz düşmanı. Seni kaçırıyor, sende hiç geri dönmek için uğraşmıyorsun ha jsjsjs
Konu, Troya Savaşı ve yaşananlar...
Tanrıların da canı sıkılmış savaşı izliyorlar İda Dağının tepesinden ya da Olimpos dağının tepesinden. Athena, Here, Posedion gibi tanrılar Akhalıların tarafında -ki bende hep onları sevdim-. Bir de, Troyalılar var -Apollon, Artemis, Afrodite gibi tanrılarda bu garibanları destekliyor-.
Kısacası destanın "ana" diyebileceğimiz kahramları var birkaç tane. Aşil var (Akhalılardan, bir olay oluyor savaşa sonradan giriyor), bildiğimiz biri, bir vuruyor 100 kill alıyor adam. Hektor var (Troyalılardan), bir vuruyor ama o 50 kill falan alıyor. Aşil kadar level atlayamamış. (daha doğrusu az tanrı destekliyor bu garibanı) Melenaus var (Helene'nin asıl kocası) bu ağabey de vurdu mu 80 kişiyi deviriyor dndjdj bazı yerlerde isimleri okumak çok zordu "ajsjaah" diye okuyup geçtim. Mezhepleri geniş insanlar, Troya kralının 50 tane oğlu varmış, sadece 19 tanesi kendi eşinden (?) Yani..hocam, tamam harem falan ama bu kadar da olmaz be adam.
Çok ama çok güzel nasıl anlatacağımı bilemiyorum (yukarda yazdığım saçma yazıdan da anlaşılacağı gibi jdndnd). Cidden bazen kaç sayfa okuduğumun farkına varamıyordum öyle çekiliyordum içine destanın.
Ve Zeus, sen adam olmazsın.