Sarı, mor açmış, insan boyu, her birisi bir ağaç gibi sığırkuyruklarının, gene birer ağaç gibi, pembe, mor, som mavi, kırmızı el büyüklüğündeki hatmilerin, göbeğe kadar çıkmış pıtırakların, dize çıkan firezlerin arasından hendekleri inip çıkarak, ağzına kadar suyla dolu çeltik arklarını atlayarak, öğleye doğru Anavarzanın altına ulaştılar. Sıcak kızdırmış, yolların tozları fırın külüne dönmüştü. Anavarza kayalıkları, önünden akan Ceyhan ırmağının vurduğu ipiltilere boğulmuş, binbir biçim ışık oyunlarında gözleri kamaştırıyordu. Irmak burada durgun, bir ışık seli gibi ovayı doldurmuş akıyordu.