Bütün temennimiz, cemiyetimizin Allah'ın rızasına uygun bir şekilde olması ve davetlilerimiz bu düğünden månevi feyizler alarak memnuniyet duyguları ile ayrılmalarıdır.
Kendi dinimizin icaplarını, kendi güzel adet ve anʼanelerimizi terkederek, yabancılara benzemek isteği, bizleri günden güne öyle koyu bir aşağılık duygusuna düşürmüştür ki bugün halimize bütun dünya gülüyor.
Kıymetli davetlilerimiz, erkekli-kadınlı, cazlı, danslı, içkili- oyunlu düğünleri, dinimiz men'etmiştir. Türlü ahlâksızlık ve bid'atlarla birlikte, bu nevi düğünler de bize batıdan gelmiştir.
Keşke keşke keşke demekle başlayacağım söze. Ama keşke demek şeytandandır. Tövbe estağfurullah yarabbim. Seneler önce okumayı isterdim. Sanki zaman geçmiş geç kalmışım okumaya ama okudum işte duygusu var içimde. Sonu beni paramparça etti. Tüm sayfalar boyunca kavuşmalarını bekledim. Olmadı. Nasip yavrularına oldu. Bilal ve Feyza hikayesi o kadar çok ki... Belki hikayenin sonunda Feyza ölmüyor ama ölmekten beter olan gurbet çekiyor. Neyse gece gece yara deşmeyececeğim.Eser için eleştirilerim ise her yerde kendini tekrar etmesi, ha bir de Türk filmi gibi olmuş. Ki zaten sinemaya da uyarlanmış. Yapımcılar hiç yorulmamışlardır. Neyse kötüleme yapmayacağım. Ben beğendim. Daha erken okusaydım çok daha iyi olurdu. Ama işte herşey vaktini bekliyor. Zamanından önce çiçek açmıyor malum. Hayırlı geceler.
"Derdim! Yeter; sakin ol, dinlen biraz artık;
Akşam olsa diyordun, işte oldu akşam;
Siyah örtülere sardı şehri karanlık;
Kimine huzur iner gökten, kimine gam.
Bırak, şehrin igrenç kalabalığı gitsin,
Yesin kamçısını hazzın sefil cümbüşte
Toplasın acı meyvesini nedametin
Sen gel derdim! Ver elini bana, gel şöyle."
| Baudelaire
Vücut...İnsan vücudu... Ne muazzam, ne hassas bir makine... Ya bu makinenin mühendisi, ustası?
Vücut...İnsan vücudu. Her sahifesi binlerce hikmetle dolu, eşsiz bir kitap. Ya o kitabın kâtibi?
Vücut...İnsan vücudu...Her zarresi ayrı bir motifle işlenmiş, ne ince bir nakışlar manzumesi...Ya o nakışın nakkaşı?
Vücut, insan vücudu. Hiçbir mimarın, hiçbir mühendisin, hiçbir ustanın hiçbir san'atkârın ve dünyadaki hiçbir kudretin meydana getirmeye muktedir olamadığı, ne büyük, ne ince ve ne şahane bir san'ât eseri. Peki, ya onun san'atkârı?