Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

H. Rüzgar

H. Rüzgar
@iamcheril
10 okur puanı
Mart 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
"Sen sandığımdan da ahlaksız bir kurtsun; iyi şanslar, günün birinde çok büyük mimar olacaksın!"
Reklam
"Topluma karşı çıkmak, onu şaşırtmak, onu eğlendirmek, bu arada da yan gösteriye bilet kazanmak, bir spor haline geldi artık. Ama senin durumun o değil. Sen işine âşıksın. Tanrı yardımcım olsun, seviyorsun yaptığın şeyi! İşte bu senin üzerinde bir lanet. Alnındaki o damgayı herkes görebiliyor. Sokaktaki insanlara hiç bakıyor musun? Korkmuyor musun onlardan? Onları oluşturan madde, işini seven insana duydukları nefretten ibaret. Tek korktukları tip o. Nedenini bilmiyorum. Kendini onlara apaçık ediyorsun, Roark. Onların her birine."
"Ödün ver. Şimdi ver, çünkü zaten sonunda vermek zorunda kalacaksın. Ama o zaman, keşke yaşamamış olsaydım diyeceğin şeyleri yaşamış olacaksın. Sen bilmezsin. Ben biliyorum. Kurtar kendini bundan. Beni bırak, git. Başkasına git." "Siz öyle mi yaptınız?" "Seni küstah piç! O kadar iyisin demedik! Kendini mukayese ettiği..." Birden sustu, çünkü Roark'un gülümsediğini görmüştü."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Zaten nereye gitse, yüzünü gösterdiği anda kimse sevmezdi onu. Kasa kapısı gibi kilitliydi yüzü. Kasalara kilitlenen şeyler, değerli şeyler olurdu. İnsanlar bunu hissetmekten hoşlanmıyorlardı."
"Daha bu akşam bir başkasının işini aldım. Zavallının yakında gereksiz duruma geleceğinden haberi bile yok, çünkü...Katie! Neler diyorum ben?" "Ziyanı yok, sevgilim. Seni anlıyorum." "Anlıyorsan, bana hak ettiğim gibi sövüp sayarsın, böyle konuşmayı kes, dersin." "Hayır, Peter. Seni değiştirmek istemiyorum. Seni seviyorum. Peter."
Reklam
"Biliyor musun, sen budalanın birisin, Katie. Tekniğin korkunç bir şey." "Neyim?" "Tekniğin. Bir erkeğe, aşkından deli olduğunu böyle hiç utanç duymadan söyleyemezsin." "Ama doğru." "Ama söylenmez. Erkekler seni önemsemez o zaman." "Ben erkeklerin beni önemsemesini istemiyorum ki!"
"Senin için fazla önemli değil, öyle mi?" "Ne?" "Benim neler yaptığım." "Ahh ... çok önemli, Peter. Yo, o kadar da değil." "Ne kadar naziksin!" "Ama Peter, önemli olan senin ne yaptığın değil aslında. Yalnızca senin kendin.
Ne diye kalkıp geldin buraya? Kendini mahvedecek bir yol seçiyorsun, bunun farkındasın, değil mi? Ben de sana bunu yapman için yardım edeceğim. Seni görmek istemiyorum. Senden hoşlanmıyorum. Yüzünden hoşlanmıyorum. Dayanılmaz derecede bencil birine benziyorsun. Küstahsın. Kendinden çok fazla eminsin. Yirmi yıl önce olsa, suratına seve seve bir yumruk patlatırdım. Yarın tam dokuzda gelip işe başlıyorsun." "Peki,"diyerek ayağa kalktı Roark. "Haftada on beş dolar. Verebileceğim ancak bu kadar." "Peki." "Ahmağın birisin. Başka birine gitmeliydin. Öldürürüm seni başkasına gidersen. Adın ne?" "Howard Roark."
"İşte senin bu yönüne hayranlık duyuyorum, Howard. Sen hep bilirsin." "İltifatları boş ver." "Ama ben ciddi söylüyorum. Nasıl karar verebiliyorsun böyle her zaman?" "Sen kararları senin yerine başkalarının vermesine nasıl izin veriyorsun?"
"O burs dört yıllık. Ama beri yandan Guy Francon da bir süre önce bana şirketinde iş teklif etti. Bugün bir ara, o işin hâlâ açık olduğunu söyledi. Hangisine evet demem gerektiğini bilmiyorum." Sonunda Roark,"Eğer benim fikrimi istersen Peter, sen hatayı şimdiden yaptın," dedi. "Bana sormakla. Herhangi bir kimseye sormakla. İşinle ilgili konuları asla başkalarına sormayacaksın. Ne istediğini kendin bilmiyor musun? Nasıl dayanabiliyorsun bilmemeye?"
Reklam
"Ayrıca başka bir şeyi daha hatırladı. Roark kendisine çok iyi davranmış, ne zaman bir projede çözemediği bir sorunla karşılaşsa yardım etmişti ... çözemediği değil tabii, yalnızca düşünmeye zaman bulamadığı. Tanrım! Roark nasıl da çözerdi planların dolaşıklıklarını! Bir iplik çeker gibi, her şeyi seriverirdi ortaya ... Eee, çözerse ne olurdu ki! Ne kazandırmıştı bu ona? İşi bitmişti işte. Peter Keating bunu bildiği için, o anda Howaıd Roark'a üzülmek gibi gurur verici bir duygu yaşamayı başardı."
"Bugün artık rakibi yoktu...derken birdenbire, boğazının içinde bir şey aşağıya düşüyormuş gibi hissetti. Midesine doğru. Soğuk ve boş birşey. Boş bir delikti aşağıya yuvarlanan. Yuvarlanırken de peşinde bir iz gibi bu kötü duyguyu bırakıyordu. İma sayılabilecek kadar zayıf bir soru...kendisinin gerçekten bugünkü parlaklığın gerektirdiği kadar büyük olup olmadığı sorusu..."
Sayfa 36 - Plato
"Başkalarının ne düşündüğüne aldırmıyorsun, ki buna anlayış göstermek mümkün. Ama onların senin gibi düşünmesini sağlamak bile umurunda değil, öyle mi?" "Değil." "Ama b ... bu canavarca bir şey." "Öyle mi? Belki. Bilemiyorum.
"Her biçimin kendi ayrı anlamı vardır. Her insan kendi anlamını, biçimini ve amacını yaratır."
42 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.