Bana gönül genişliği veren bir beyit;
"Gınâ-i kalbe sebep, devlet-i kanaat imiş
Cihanda cây-i sefa, kûşe-i ferâgat imiş"
Fitnat Hanım
(Kanaat gönül zenginliğine sebebmiş. Dünyadaki en rahat yer başkalarına muhtaç olmadan yaşanılan köşeymiş)
İyi işler yapan birinin buna doğru orantılı olarak mükâfat alacağını veya cennete yaklaştığını düşünmesi Allah adına karar alması demektir. Allah dilediğini dilediği gibi yapandır.
Herkes derdi kadar değerlidir. Bütün derdi kendisi ve midesi olanlar; eti, kemiği ve midesindekiler kadar değerlidir. Oysa insan; kalbi, ruhu ve kalıbıyla insandır.
Bence doğu ve batı arasındaki en büyük fark kelimelerdir. Basit gibi gözükebilir ama biraz araştırınca insanların neyi nasıl gördüğü, ifade ettiği apaçık ortaya çıkıyor. Mesela "tarih" kelimesi Arapça "hilalin kaçıncı günü olduğunu belirleme" ve "olayları zaman sırasına göre yazıya dökmek" demek. Güney Arabistan arapçasindaki "ay" anlamına geliyor. Çünkü cahiliyye Arapları ve sonraki müslümanlar ay yilini kullanır. Aynı kelimenin batı dillerindeki karşılığı ise "Historia" kelimesidir. Bu da latincede "hikaye, geçmişteki olayların anlatımı, masal" demek. Buradaki ince nüans farkları iki toplumun neyi nasıl gördüğü ile alakalı. Örnekler çoğaltılabilir.
Cihanda âşık-ı mehcûra sanma rahat olur
Neler çeker bu gönül söylesem şikâyet olur"
Şeyhülislam Yahya Efendi
(Dünyada terk edilmiş âşık sanma rahat olur,
neler çeker bu gönül söylesem sikayet olur)
Yol diyorum
Ne kadar uzun...
Her yük bir çeşit mesafe,
Her mesafe bir şekle bürünüyor
Yol...
İnsanı insanda yapıyor hayvanda
Ne toplarsan sonunda o çıkıyor karşına
Yolda kalp mi akıl mı gem alır...
Ağır mı yürümeli, yoksa sürat mi dosttur adama
Yol, yolcunun mudur yoksa varanın mı
Kimdir kazananı kaybedeni?
Zâhid