Anaların saçları başları karışık, yorgun argın olsalar da, dudakları gülümsüyordu. Durumları ister iyi olsun ister kötü, ister mutlu olsunlar ister mutsuz, yavruları için gülümseyecek gücü her zaman bulurlardı.
İnsandaki çocuk vicdanı, tohumdaki öz gibidir. Ve o öz olmadan tohum filizlenmez, gelişmez. Yeryüzündeki bizi neler beklerse beklesin, insanoğlu doğdukça ve öldükçe, insanoğlu yaşadıkça, hak ve doğruluk denen şey de var olacaktır.
Bizleri iyiden iyiye enayi yerine koyuyor bu patronlar be ! Kumaş verenler, hayat sigortaları, paralar, otomobiller derken tüm ülkeyi tatlı düşler içinde uyutacaklar.
Yetişkinlerin savaştığı, bombalar attığı, birbirini kesip doğradığı, acımasızlığın kol gezdiği bir dünyada gençlerin yurtsever, dine bağlı, uslu, terbiyeli olmaları söz konusu değildir.
Benim için siyasi partiler önemli değildir. Nerede bir kötülük görürsem ona karşı çıkarım. Parti adlarının bir önemi yoktur. Özgürlüktür önemli olan.
Demokrasi istiyorlarsa onu kazanmak için savaşmaları gerekecektir.
Bütün toplumsal krizlerde, tüm idamların içinde siyasal nitelik taşıyanının en korkunç, en üzücü, en zehirli ve kökünün kazınması en gerekli olanı olduğunu belirtmeliyiz.
Peki kralın adamları “uygarlık” sözcüğünden ne anlıyorlar ? Onun neresindeyiz ? Düzenbazlıklar ve yutturmacalarla doldurulmuş adalet ! Geçici çözümlerden oluşan yasalar ! Korkunç..!