Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
İngiliz Edebiyatı
Uzun zamandır kitaplığımda okunmayi bekleyen bir eserdi.Bir çok kişi tavsiye ediyordu, kesinlikle okumalısın diyordu.İşte büyük gün geldi çattı :))
" En iyi zamanlardı; en kötü zamanlardı. Bilgelik çağıydı; ahmaklık çağırdı. İnanç dönemiydi; şüphecilik dönemiydi. Aydınlığın mevsimiydi karanlığın mevsimiydi. Umut baharı ydı umutsuzluk kışıydı. Öncemizde her şeyimiz vardı; öncemizde hiçbir şeyimiz yoktu. Hepimiz doğrudan cennete gidiyorduk; hepimiz doğrudan cehenneme gidiyorduk. Kısacası o dönemde bugünkü gibiydi; öyle ki dönemin en gürültücü yetkililerinden kimileri, hem iyisi hem de kötüsü için "en" ile başlayan karşılaştırmalarda ısrarcıydılar."
" Yıl , İsa dan sonra bin yedi yüz yetmiş beşti."
İncelememe kitabın giriş bölümü ile başlamak istedim . Anlaşıldığı üzere zıtlıkların bir arada yoğun olarak yaşandığı bir devri Fransız ihtilaline götüren dinamikleri , Monorşiye karşı halkın baş kaldırışını.Adalet ararken nasıl canavara dönüştüğünü okuyacağız. Bu kaos içinde aile , sevgi , sadakat, dostluk, aşk ve bu uğurda yapılan vefakarlığı iliklerinize kadar hissedeceğiniz müthiş kurgusuyla acayip bir roman bizi bekliyor . Kitabın ilk yarısında eseri okumayı bırakmayı düşündüm. Ama bu kadar sevilmesinin altındaki şeyi görmek istediğimden okumaya devam ettim . İyiki sabr etmiş ve tamamlamışım. Klasik olmayı hak eden ve mutlaka okunması ve okutulması gereken bir eser , yanlız iyi bir çeviri şart .
"Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı hem budalalık, hem inanç devriydi hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi, hem umut baharı hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı hem de hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz hem cennete gidecektik hem de cehheme..." Esere böyle başlıyordu Charles Dickens. Tıpkı olayların geliştiği iki zıt şehir, sakin ve özgürlükçü Londra ile karmaşık ve sefil Paris gibi.
Fransa'da soyluların gösteriş içinde rahatça yaşayıp halkın aç ve sefil durumda bulunması Fransız devrimini hazırlıyor. Halk yalnızca yiyecek ekmek ve sığınacak ev için değil "özgürlük, eşitlik, kardeşlik" için ayaklanıyor. Monarşi yıkılınca ne mi oluyor? Her çağda, her ulusta, her tabakada olduğu gibi halk gücü eline alınca zalimce öç alıyor, aristokratları tek tek giyotine gönderiyor.
Bu atmosferde Bankacı Bay Lorry, Doktor Bay Manette ve on yedi yaşına kadar göremediği kızı Lucie'nin öyküsü anlatılıyor. Bence kitabın asıl kahramanı çok farklı, son sayfalara kadar hakkında yalnızca bir kaç cümle yazılan,
kendisinden çok fazla bahsedilmeyen biri.
464 syf.
8/10 puan verdi
Fransız Devrimi’ni meğer ne güzel özetlemişsin “Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı hem aptallık, hem inanç devriydi hem de kuşku, hem umut baharı hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu…” diyerek.
Kitabı okurken Fransız İhtilaliyle ilgili okuldaki boş bilgilerden başka hiçbir şey
Kitap Fransız Devrimi dönemini anlatmaktadır .O dönemi çok bilmeyenler bile bu kitapta Fransız Devrimi hakkında bilgi sahibi olur .Yazar harika betimlemesiyle o dönemi sıcağı sıcağına bize anlatmaktadir .Hikayenin başlangıcı sıradışı başlar devaminda inişe geçer zaman zaman yükselir bunu kitapta çok fazla konuya deginmesine bağlıyorum .İçinde aşk ,korku, intikam ,acı ,savaş ,kan ,hüzün gibi çoğu duyguyu derinlemesine hissettirir Dünün mazlumlarınin intikam , hırs yüzünden bugünün zalimlerine dönüşmesine vurgu yapar .Fakat eser boyunca çok fazla role sahip olmayan bir karakterin kitabın sonlarına doğru fedakarlığı yürekte buruk bir acı biraktirir .Eğer dünyada aşk denen bir duygu varsa oda benim ona karşı duyduğum histir .Sydney Carton'un Lucie duyduğu aşkı tarif etmektedir.Eserin dünyada en çok satılan kitap olmasına şaşırmamak lazım :) Keyifli okumalar.
Kitabın yazarı, dönemi , içinden çıkarılan anlamlar ve küçük detaylar hakkında konuşmayacağım. Bir kitabı , bir okuyucu olarak diğer tüm bilgilerden bağımsız olarak kendi düşünce ve duygularımla ele almayı seviyorum.
Kitap bitişiyle beni çok etkiledi ve üzerine çok şey söyleyerek aslında hiç birşey söylememiş gibi olmaktan korkuyorum.
Kitabı şuan bitirdim ve haliyle bitiminde gerçekleşen Sydney Carton'ın ölümüyle sarsılmış bulunuyorum fakat buralardan bahsederek kitap hakkında spoiler vermek istemiyorum.
Genel olarak kitapta ve dünya tarihinde gözüme çarpmış tek bir konu üzerine konuşmak istiyorum.
Sözde namuslu, hürriyetçi, özgürlükçü, fakirlerin dostu vs. gibi başlayan tüm isyanlar da dahil hemen hemen her ne üzerine çıkmış olursa olsun, birtakım mücalede ve savaşlardan sonra malesef sonunda insanlar hep nefret ettikleri, savaştığı kişilerin bire bir aynısına hatta bazen daha kötüsü dönüşmüş olarak sonlanıyor.
İntikam denen şey insanın ruhunu bir kez sardı mı ummuyorum ki bundan sonraki adımlarının birinde bile sağlıklı bir hareket olsun.
Çok çok kötü birşeyle savaşırken ona dönüşmekten daha korkuncu var mıdır ?
Hayır, ne ile ve nasıl kişilerle savaşılırsa savaşılsın bir canavara dönüşmekten korusun kendini insanlık. "İnsanlık" bir kere yitirilmemeli, merhamet, adalet, iyilik, hoşgörü bunlar peşi sıra kaybolmaya başladığı zaman işte tüm o zaman ve çağ kocaman bir cehenneme dönüşüyor.
