Her insanın diğer insanlara göre bir sır küpü ve esrar perdesi olması ne kadar da düşündürücü ve muhteşem bir hakikattir...
Şehirdeki binlerce göğüste çarpan binlerce kalbin her birinin kendisine en yakın kalbin dahi bilemeyeceği sırlar taşıdığını düşünürüm.
Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, Aydınlık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu
"Bu gece o yalnız kalbinize dönüp dürüstçe, 'Şu hayatımda kimsenin ne sevgisini, ne bağlılığını, ne minnetini, ne de saygısını kazandım; hiçbir şekilde şefkatli bir yer edinemedim; kimseye hatırlanacak bir iyiliğim ya da yararım olmadı!' diyebilseydiniz bu yetmiş sekiz yıl ağır bir lanet gibi çökerdi üzerinize; öyle değil mi?"
İnsanların neden bu denli perperişan olduklarını açıklayan bariz işaretler yok değildi; devlete ödenecek vergiler, kiliseye ödenecek vergiler, toprak sahibine ödenecek vergiler, genel ve yerel vergilerle ilgili bu küçük köye asılmış olan ciddi levhalara bakıldığında, insan, tümden yenilip yutulmamış bir köyün kalmış olmasına hayret ediyordu.
Sayfa 146 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu