“O rutubetli bodrum katında geçen saatleri her hatırladığında içini o güne dek aşina olmadığı bir sıcaklık kaplıyor. Sevdiği, defalarca dinlediği hüzünlü bir şarkının verdiği hisse benziyor bu, hani şarkı sürdüğü müddetçe insan etrafını sihirli bir ışığın altında yeni baştan görür gibi olur, sanki her şeyde bir masumiyet, biraz da mahcubiyet varmış gibi…