İletişim insanoğlunun kendisini ifade etmesini sağlayan bir nimettir. Çocuklarla sadece konuşmak değildir iletişim; bir gülücük, bir bakış, omzuna ufak bir dokunuş, sırtını sıvazlayış, çoğu zaman ise dinlemektir. Dinlemek bir sanattır. Bir yetişkin, kendisi konuşmaya başlamadan önce çocuğa kulak vermelidir. Dinliyormuş gibi yapmamalı, aksine büyük ve önemli bir kişiyi dinlercesine çocuğu dikkatle dinlemelidir. Ne demek istediğini anlamaya çalışmalı, çocuğun da kendine göre haklı ve geçerli nedenleri olacağını aklından çıkarmamalıdır. “Hı, hı! Seni anlıyorum.”, “Demek oyuncaklarını paylaşmak istemiyorsun.”, “Sanırım kendini yalnız hissediyorsun.” gibi ifadelerle küçük insanın iletişimi sürdürmesini sağlamalıdır. Dinleyecek durumda değilse, en güzeli ona bunu anlatıp konuşmayı başka bir zamana ertelemektir. Çocukların bizden başka sığınacak, dert yanacak, yardım isteyecek kimleri var? Onlar konuşurken başka şeylerle uğraşırsak, kendilerini nasıl değerli hissedebilirler? Dinlerken sözlerini kesersek, eleştirir, sorgular, ayıplar ya da alay edersek bize bir daha nasıl gelsinler? Gönül dünyalarının kapılarını ardına kadar açmalarını bir daha nasıl sağlayabiliriz?