Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bütün devrimci komünist partiler, hatalarına karşı daima ilkeli, açık ve dürüst bir tavır takınmak, hataların üstünü örtmemek ve ileriye bakmak zorundadırlar. Hataları gizlemek, hataları başarıymış gibi göstermek veya hiç hata yapmamış gibi davranarak kendisini yenilemeye çalışmamak, küçük burjuvaziye özgü bir davranış ve ahlak özelliğidir.
Ezen ülkelerin işçilerinin enternasyonalist eğitimi, zorunlu olarak, her şeyden önce, ezilen ülkelerin özgürlüğü ve ayrılması ilkesinin savunulmasını içermelidir. Yoksa ortada enternasyonalizm diye bir şey kalmaz. Bu propagandayı yapmayan ezen bir ulusun sosyalistini, emperyalist ve alçak saymak hakkımız ve görevimizdir.
Reklam
Şu nokta unutulmamalıdır ki, siyasal özgürlükler, özellikle bizimki gibi ülkelerde, devrimci atılımlar olmaksızın, egemen sınıflarla uzun soluklu bir boğuşmaya girişilmeksizin ve devrimci-demokratik bir dönüşüm için gerekli toplumsal ve siyasal değişiklikler gerçekleştirilmeksizin kalıcı olarak kazanılamazlar.
“Sınıf savaşının ancak politik alanı içine aldığı zaman gerçek, kararlı, yaygın bir mücadele halini alacağını söylemek yetmez. Marksizm için sınıf mücadelesi ancak, politik alanı da içine almakla kalmayıp bu alanda esas olan şeye, devlet iktidarı yapısına yöneldiği zaman ‘tüm ulusun’ tamamen yaygınlaşmış mücadelesi biçimini alır.”
Kendiliğindenliğin yüceltilmesi, işçi hareketinin devrimci karakterine tamamen karşıdır. Bu, harekete, bilinçli, planlı bir nitelik verilmesine karşıdır.
Çok eski çağlarda, insanların henüz sınıflara bölünmeden yaşayabildikleri dönemlerde, toplumlar devlet diye bir örgütlenmeye ihtiyaç duymazlardı. Kamu işleri, toplumun bütünü tarafından ve herhangi bir gruba egemenlik tanımadan yürütülürdü. Özel mülkiyetin ortaya çıkmasıyla toplum uzlaşmaz sınıflara bölündü ve mülk sahibi sınıfların çıkarlarını mülksüz sınıflara karşı korumak için silahlı güce, hapishanelere sahip olan, özel olarak devlet işlerini yürütmekle görevli bir bürokratlar kadrosu kullanan bir örgüte ihtiyaç duyuldu.
Reklam
Üstyapı, toplumun altyapısının bir yansımasıdır. Her toplum, üretimi ne tarzda gerçekleştiriyor, hayatın yeniden üretimi sürecinde ne türden ilişkilere giriyorsa ve bu ilişkilerde hangi sınıf egemen durumdaysa, üstyapıyı oluşturan elemanlar da bunların özelliklerini gösterirler. Her toplumda egemen fikirler, bu yüzden egemen sınıfların fikirleridir.
Bizim Dergah Dergisi'ne Yapılan Saldırıyı Kınayanlar (Alfabetik Sıra): Abdullah OKUR/Dazkırı-AFYON Abdurrahman KESKİN/ANTALYA Adem KINACI/ADANA Adil ARSLAN Adnan PAKSOY Adnan TATLISU
İnsanlar, gerçek ihtiyaçlarını ancak yaşadıkları toplumun kendilere dayattığı ve “zorunlu” imiş gibi gösterdiği ihtiyaçlarla karıştırdığı zaman, ihtiyaçların sonsuzluğuna ve kaynakların kıtlığına inanır.
Kapitalizm, insanların ihtiyaçlarının sonsuz, ama kaynakların sınırlı olması teorisini ileri sürerek, yoksulluğun ve açlığın kaçınılmaz olduğuna inanılmasını istemiştir. Oysa ne insanların ihtiyaçları sonsuzdur, ne de bunun karşısında doğanın kaynakları sınırlı ve kıttır.
103 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.