Erdemlikte en yüce olmalısın ki, peşin hükümle seni aşağı görmeye gelen kendi aşağılığını görsün.
Müslüman, islâmı öyle sağ ve diri, canlı yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin.
Ama temelde problem, insan problemi, hayat tarzı problemi, dünya görüşü problemi, kültür problemidir. Osmanlı Devleti zayıfladıkça, Batılılar içimize girmiş, İslâma olan inanç ve güvenimizi yıkmışlardır. Bu güven ve inanç çözüldükçe biz de bütün kurtuluşu batılılaşmakta görmeye başlamışız. Böylece artan, kökleşen bir kültür emperyalizminin, otokolonizasyonun kurbanı olmuşuz. Yeni yetişen kadro tam anlamıyla batıya adapte olmuş bir kadrodur. İslâm Dünyasının her tarafında böyle bir adaptasyon nesli köşebaşlarını tutmuştur. Bu nesiller öyle yetişmiş ve yetiştirilmiştir ki, batılılardan çok kendi kültürümüze karşı koymakta, direnmekte, savaş açmaktadırlar. Bunlar için, İslâm ideali ve kültürü bir alternatif bile değildir. Alternatifleri, yetişme tarzlarına, mizaçlarına, zevklerine, zekâlarına, yeteneklerine ve çıkarlarına göre, ingiliz, fransız, alman, amerikan ve rus ideolojileri, kültürleri ve insan örnekleridir.
Hangi gemi vardır ki, sandalın gezdiği sığda gezebilsin? Ve hangi sandal varki okyanusa açılabilir? Ancak derinde yüzebilen, tanır sığ suları. Sığda yüzebilen -derinde de yüzse- anlamaz derinliği!