Erdal Öz... Gülünün Solduğu Akşam...
.
Yaşayanların ağzından, ö*ümlerine günler kala, zihinlerinin belki de en hızlı çalıştığı günlerde, en soğuk kanlı hallerinde bire bir tanıklık etmesi için anlatılan gerçekler vardı Erdal Öz ün defterinde. Roman olsun demişti Deniz. Yaşanmış bir roman. Kişileri gözlerinin önünde, yaşadıkları tüm ayrıntılarıyla kalemin ucunda, zamanı belli, mekan ise haritada elini koysa bulacağı yerlerdi. Zincire vuranın, şarteli açanın, tuzlu suyu sunanın, yere kusulmuşu temizleyenin çok yakınında olduğunu, onların yaşayan bir insanoğlu olduğunu bilerek dinlemek, yazmak ve okumak acı kelimesiyle mi tarif edilebilirdi?
.
Bir tanıklık kitabıdır. Roman olamayacak kadar ağırdır aktarılanlar. Üç fidanın yaşadıklarını ayrıntılarıyla kendi ağızlarından okumamızı sağlamıştır yazar. Zaten "Yaralısın" ile o günlerde şahit olduklarıyla ve dinledikleriyle sunmuştur romanını bizlere.
.
Üç fidanın anılarına laf edip, onları kirletecek insanlar okumasın bu kitabı. Tüm yaşadıklarına rağmen , toplumsal gerçekleri idrâk edememiş insanlar açmasın sayfalarını.
.
Deniz, Yusuf, Hüseyin... Adlarına ağıtlar yakıldı. Sessizce ağlandı ka*liamlarına. Yirmili yaşlarıma gelmeden, onlarla ilgili okuduklarım ve dinlediklerimin benliğim üzerindeki etkileriyle, otuzlu yaşlarımın sonlarındaki etkiler çok farklı. Kanımı kaynatıp yumruğumu havaya kaldıran yaşanmışlıklar, şimdilerde yüreğime taş gibi oturuyor. Gözlerim buğulanıyor. Boş duvara takılan gözlerim orada öylece asılı kalıyor. Bazen 23 dakika, bazen 25 bazen de 50 dakika...
.
#gülününsolduğuakşam #anlatı #üçfidan #70ler