Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla onlar ki gayba inanırlar. (Bakara 2-3)
İmanda büyük bir saadet, nimet, lezzet ve rahat bulunur. Cenabı Hakka inanmayan bir kâfir, fasık dünyayı matem yeri olarak görür. Bir lezzet alamaz, iman etmediğinden dolayı varlık sorularına net bir cevap bulamaz. Belirsizlik onun tüm yaşama sevincini alır. Sevdikleri tek tek ölüme giderken o da yok olmanın ıstırabını çeker. Hayvanlar ve insanlar onun gözünde ecelin pençesi ile parçalanan kimsesiz başı bozuklardır. Dağlar ve denizler ruhsuz ve cenaze hükmündedirler.
İnanan insan ise inanmayan fasık gibi değildir. Cenab-ı Hak'ı tanır tastik eder. Onun nazarında bu dünya Rahmanı zikretme , ona ibadet etme yeridir. Başa gelen her bela imtihandır ve sabredince mükafatı verilir. Ölüm onun için yok oluş değildir bilakis acısız bir memlekete göçtür. Onun için asıl memleket ahiret, Dünya ise gurbettir.
"Demek iman manevî Tuba-i Cennet çekirdeğini taşıyor. Küfür ise manevi bir zakkum-i cehennem tohumunu saklıyor. Demek selâmet ve emniyet yalnız islamiyette ve imandadır.
Öyle ise biz daima 'bize ihsan ettiği İslam dini ve mükemmel iman nimeti sebebiyle Allah'a hamd olsun' demeliyiz