Allah Görür
"Ulan Duran, nereden duyacaklar. Epey de öteberi aldım gasap Ariften, Zülfikar desen dünden beri saza düzen veriyor. Araba da var... Kalk gidek, şöyle bir çeşme başına. Zülfikar ağır ağır çalar, biz usul usul içeriz.. "
- şöyle güzel tekliflerde bulunan bir arkadaşı da olmadıyaa.... Neyse Allah Görür diyelim bari.
Sayfa 66 - KesitKitabı okudu
Muhterem:
Nusret Hoca gelmeden önce, müzik dersimize, Türkçe hocası gelirdi. O, dilinden bal damlayan adam :Yaşar Bey. Müzik dersinde her birimiz birer türkü söylerdik. Kırk dakika bir su gibi akar ; neşe içinde biterfi. Ne solej ne nota ne de diyz, bemol... " Sol anahtarın dan hiç haberimiz yoktu. Yaşar Hocaya bir türkü söydikmi dörtlük, sekizlik, onaltılık..." Ne notlar, ne vuruşlar varmış, hiçbirini bilmezdik ama mutluyduk. Müzik deyince yanık bir türkü gelirdi aklımıza. Türküler gibiydi zaman, bazen şenşakrak, neşeli, bazen de dertli.....
Sayfa 32 - KesitKitabı okudu
Eve barka konulur gibi değildi yokluk ama ağalık başka abdallık başkaydı. Yokluk ikliminin abdalı idi onlar...
Sayfa 14 - KesitKitabı okudu
En kesat aydı Zemheri. Ne askere ne Gurbete giden ne de Almanya'dan gelen olurdu. Akşamları üç beş kafadar genç bir araya gelip bir şişe "Bozoğlanı" devirir de birkaç taksiyle ile Abdallar Mahallesi'ne gelirse kapılar aralanır, sokaklar biraz daha aydınlanırdı.
