Hani en lezzetli yemekler hep sağlıksız olanlarıdır ya,yalanlara inanmakta bunun gibi biraz...Butün güzel şeyler,bütün"inanılası"şeyler yalan çünkü.Biliyoruz aşk denilen yalan;kendi kendimize uydurduğumuz,kendi kendimize çelme takıp sonra düştüm diye üzüldüğümüz bir ruh hâli..Ama inanıyoruz işte çünkü çok güzel..Inanıyoruz çünkü ihtiyacımız var inanmaya..O bizi çok mutlu eden başarılarımızın başka koşullarda hiç bi şey ifade etmiyeceğini biliyoruz..Ama yine de gururlanıyoruz..çünkü ihtiyacımız var..Halbuki biliyoruz..halbuki hepsi yalan..biliyorsun ki kimse kimseyi o kadar sevmez..Biliyorsun değil mi?Ama boşver inan..yalansa da inan..Gerçeklerin ne hayrını gördük ki?
Alıntı
Bay ve Bayan Roger Button ilk bebeklerini kucaklarına almak için hastaneye gittiklerinde, daha önce kimsenin karşılaşmadığı bir şeyle karşılaşırlar. Minik, pürüzsüz bir cilde, bebek pembeliğine sahip bir bebek beklerlerken, yürümekte zorlanan, her yeri kırışıklarla dolu olan, yaklaşık yetmiş yaşlarında biriyle karşılaşırlar. Eşi benzeri olmayan bu
Peygamber Efendimiz Hz Muhammed Mustafa (sav)’in en güzel duasının sırrı sevgiyle baktığı için, düşmanlık edenlere dahi dua edecek kadar yüce bir gönüle sahip olduğu için O yaradılanların en kıymetlisi ve izinden gidilmesi gerekenlerin en eşsizidir
Onları islama ve helale davet etti diye kendisine taş atan, yüzüne tükürmeye cüret eden, onu itmeye
Her şeye rağmen samimiyetle soralım: Dünya sahiden, temsilciliğini ABD'nin yaptığı tek siyasi kutba sahip değil mi? Ne gezer! Kutup ve kutuplar hikâyesi boş bir gevezelikten ibaret. Ortalıkta boş gevezelikler biz onlara inanalım diye dolaşıyor. Yalan ne kadar büyükse o kadar çok insana inanılası geliyo