“Öteki Şeylerin Tarihi” yazar Sema Soykan’ın alıştığımız diğer romanlarından biraz farklı bir boyutta, bilgi deposu olarak yazmış olduğu bir eseri. Kültürümüzün izlerini taşıyan, nedenleri ve nasılları sorgulayan, şaşırtan, meraklandıran, bilgi sevenler için hazırlanmış sıra dışı bir kitap.
Bir kahve sohbeti tadında hazırlanmış eser öncelikle
Indiragandi kurgu bir kitap. Sahsen kurgu sevmem. Hele de konu İstanbul ile alâkalıysa iyice tedirgin olurum. Ancak Cem Sancar çok beğenerek okuduğum bir yazar ve o kadar ustaca, o kadar gerçek bir kurgu yapmış ki, şapka çıkartıyorum. Muhteşem bir gözlemci. Çıkmaz sokağa nasıl sapılır, kalbe neresinden dokunulur, doymayan bir nefs toplumu nereye götürür, fıtratın tüm çevresiyle savaşı... insana dair her şey... ve insan.. kompleksleriyle, arzularıyla, icinde saklı kalmış insanla.. ince göndermeler.. beyaz olmayanlar. Sonuç olarak harika bir gözlem ve geçmişten günümüze harika mesajlar.. insana dair. Eklemeden edemeyeceğim, yaşanmış besbelli diyorum.
İndiragandiCem Sancar · H Yayınları · 201811 okunma
''Siz yolda kalmışın, aç yatanın, mazlumun, mağdur olanın dinindensiniz. Katıksız iyiliktir yolunuz. Kendinize dönün kendinize.Tanrı vardır demenin, onu ispata çalışmanın Allah'a bir faydası yok! Siz kendinizi var edin. İçinizdeki köpeği terbiye edin bir an önce'' demişti.
''Edin ki melekler övsün sizi. Şekle değil öze bakın. İnsan baktığı şeydir unutmayın. Hayvana bakan hayvana, evrene bakan evrene benzer. Saça sakala kanmayın. İnsan diye kıla tüye değil, manâya denmiştir. İnsan izzet ü şerefi olan bir varlıktır. Allah'tan başka bir şeye secde etmez. Unutmayın ki yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.''
Kendimi yıktım. Yıktım, üstünde tepindim, tamam mı? Bir gün boyle kafamda bir ışık yandı! Ne kadar yalanım varsa hepsi, tek tek... Gözümdeki perdeler... ikiyüzlülüğüm, korkaklığım, bencilliğim, hasta ruhum... İçimdeki ukde, her şey benim olsun hırsı... beni anlamadılar, beni sevmediler, bilmem ne ağlaklığı... Biliyor musun hiç bir zaman, hiç bir anda kendim olamamışım ben! Halbuki ne güzel bir çocukmuşum ilk başlarda. Kendimi beğenmedim anlıyor musun? Adımı değiştirdim ondan sonra...
''Neyse işte, yok öyle Doğu Batı diye bir şey yok aslında! Uydurma hepsi. Zalimler var, mazlumlar var. Bir de biz biliyoruz arkadaşım; insanlığın güneşi Doğu'dan doğuyor, ışık yani! That is problem! Yeniden sabah olacak, bunu bekliyoruz hepimiz.''
Birinci ağızdan anlatım tarzını tercih eden eserlere bayılırım. Daha bir içten daha bir gerçekçi gelir.
Ancak buradaki yoğun gerçeklik başımı ağrıttı.
(Gerçekten de) sanki, henüz babamın öldüğü yaşta olmasam da, bir bar taburesindeyim ve yanımda bilgi olduğu kadar sarhoş, sarhoş olduğu kadar da geveze olan biri, alkolün
kendisine verdiği yetkiye