Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eğitimci, öğretimci değilim fakat bazı bildiklerimi size anlatacağım. Geçenlerde integral müfredattan kalktı diye feryat etmiş bazı insanlar. Yurtdışında türev integral gibi dersleri üniversitede öğretiyorlar öğrencilere. Seçtiği dallara göre şekilleniyor öğretim. Ülkemizde liseden itibaren bütün öğrencileri doktor olmak hukukçu olmak için yarıştırıyorlar. Sonuç ne oluyor? Aslında iyi bir müzisyen,iyi bir mimar, iyi bir sanatçı, iyi bir mühendis vb olabiliyorlar. Neden yeteneklerine, ilgi alanlarına göre şekillendirmiyorlar öğrencileri? Bize hep yetersiz taraflarımızı söylediler:“Sen edebiyatta, matematikte yetersizsin onlara çalış.” dendi. Biz hep kendimizi yetersiz hissettik. Halbuki ilgi alanlarımız ya da yetenekli olduğumuz alanlarda kendimizi geliştirmek ve iyi duruma getirmek en doğrusuydu. Biz bunu yapmadık ya da yapamadık. Yurtdışında böyleydi, onlar iyi oldukları konularda en iyisi olmayı hedeflediler ve başarılı oldular. İlkokuldan lise sona kadar 8-10 sene boyunca yabancı dil eğitimi aldık. Sonra ne oldu? Gramer öğrettiler. İngilizce konuşmayı bilmiyoruz. Neden? Çünkü bize İngilizce konuşmayı öğretmediler. İngilizler, Amerikalılar bile grameri bizden daha iyi bilemez buna eminim. Ama konuşuyorlar ve iletişim kurabiliyorlar. Suriyeliler de konuşuyor İngilizce. Biz niye konuşamıyoruz? İşte bu yüzden eğitim modelleri ve eğitim politikaları yüzünden.
İngilizler kuzey Amerika’da ilk kolonilerini XVII. yüzyılın başında Virginia Jamestown’da kurdular. Daha sonra Kuzey Atlantik kıyılarına girdiler. Guyana’ya yerleştiler ve çok geçmeden Bermuda adalarını ele geçirdiler. 1632 yılından 1655’e kadar Küçük Antiller’de bir çok ada ile Jamaika İngiliz hâkimiyeti altına girmiş oldu. 1620’de ayrılıkçı Püritenleri taşıyan Mayflower gemisi Amerika sahillerine varır. Toplam 200 kişi olan bu rahipler güruhu Cod Burnu’ndan karaya çıkarak Yeni Plymouth limanını kurarlar. Bu koloni, 1607 Virginia kolonisinden sonra Yeni Dünya'daki ikinci başarılı İngiliz yerleşimi olur. Şurası ilginçtir ki bu yerleşim ileride kurulacak Birleşik Devletler'in çekirdeğini oluşturacak, Pilgrimlerin serüveni de Birleşik Devletler tarih ve kültürü içinde merkezî bir yere sahip olacaktır.
Reklam
Cevabı yazmim başım ağrır
Fatih Altaylı soruyor konuğa; İngilizler neden İstanbul'dan tek silah atmadan gittiler? Konuğun cevabı aslında herşeyi açıklamış da:))
Eğer bu deyim İngilizler söylemeseydi Kürtler söylerdi ve muhtemelen şöyle olurdu: "le jı İzmir'e nole İzmir'e bike"(İzmir'de İzmirliler gibi davran).🤣
"İngilizler, Enver Paşa'nın ruhu bir gün Müslüman Türk Milletinin çocuklarıyla buluşup da başımıza yeni gaileler çıkmasın diye onu topyekün tarih sayfalarından çıkarmışlardır."
Irak ve Avustralya İngilizlerin sömürgesi; ama İngilizler Avustralya'da demokratik herkesin eşit vatandaşlık olan bir yönetim kurdu Irak'ta ise ötekileştirici ırkçı mezhepçi bir diktatörlük kurdu şimdi ise Avustralya herkesin hayal dünyasında Disneyland Irak ise herkesin kaçmaya çalıştığı paramparça olmuş bombaların susmadığı bir ülke bundan dolayı Türk Kürt Arap milletleri aklınızı başınıza alın müslümanın müslümandan başka dostu yoktur İngilizlerin peşinden gidersen Avustralya değil Irak olursun
Reklam
• 4. Bölüm - ATATÜRK'ÜN ÇANAKKALE'DE BAŞARISI YOKTUR YALANI! (!)
- Yıl 1914 Takvimler 3 Kasım'ı gösteriyor, İngiliz Donanması Çanakkale'nin dış istihkâmlarını bombalıyor bu durum Çanakkale Savaşı'nın başlamasına sebebiyet veriyor. 9 Ocak 1916'ya kadar mücadele devam ediyor. Savaşta, Türk ordusunun en seçkin birlikleri ve subayları yer alıyor. Çanakkale Batı empervalizmine karşı sıkı bir
KUTÜLAMARE ZAFERİ - 29 Nisan 1916- Türk'ün bu büyük zaferi bambaşka, Kutülamare ’de geldik biz aşka. Güvendik Süleyman Askeri Beye, Varıyor Beyim Kutülamare’ye.
regl kelimesini kullanmak yerine Almancada 'çilek haftası' anlamına gelen 'Erdbeerwoche' kelimesi, Fransızcada ise 'İngilizler karaya ayak bastı' anlamına gelen bir cümle kullanılıyormuş...
İsrail öncesi Filistin nüfusu
Madam Golda Meir 15 Haziran 1969'da "Filistinliler yok. Filistin'de kendisini bir Filistin halkı olarak gören bir halk varmış da biz onları kapı dışarı edip ülkelerine el koymuşuz gibi bir durum söz konusu değil. Onlar zaten yoklar." derken İngilizlerin Aralık 1922'de yaptığı sayıma da aldırış etmiyor. Yalnız o da değil bugün siyonistlerin (Türkiye'deki bilinçli-bilinçsiz türemelerinin de) kullandığı bu argüman safsatadan ibaret. 31 Aralık 1922'de İngilizler tarafından Filistin'de yapılan sayımla tespit edilen veriler: 757 bin nüfusun 663 bini Arap ( 590 bini Müslüman Arap, 73 bini Hıristiyan Arap), 83 bini Yahudi. Bu var-yok safsataları bana Amerika'ya göç edenlerin, Amerika kıtasındaki yerli halka daha önce yaptıkları gibi "bunlar da ya kovulup atılmalı veya katliama tabi tutulmalı." bakışını anımsatıyor. Var olup yok sayılmak; varlığını hissettirmeyip soykırım yapmak.
Reklam
Birileri İbret almalı 4 ülkeyi bolmeye calışırken
Ermenistan’ın ilk Başbakanı Hovhannes Kacaznuni’nin 1923 yılında yazdığı “Taşnaksutyun’un Artık Yapacağı Bir Şey Yok” Raporundan: “Biz, kayıtsız şartsız Rusya’ya yönelmiş durumdaydık. Herhangi bir gerekçe yokken, zafer havasına kapılmıştık. Sadakatimiz, çalışmalarımız ve yardımlarımız karşılığında, çar hükümetinin Ermenistan’ın bağımsızlığını bize
1.368 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.