Sen bana iyi geceler dilemezdin, ben ise sana günaydın demezdim. Sen benim çayı kaç şekerli içtiğimi bilmezdin, ben ise senin çay sevmediğini. Ben okumayı, dinlemekten daha çok severdim, sen ise; susmayı, konuşmaktan. Ben seni yazardım, sen beni silerdin. İkimizin de ezberinde birbirimizin telefon numaraları yoktu…Bütün bunlara rağmen, mutlu olmadık mı? Olduk… Hatta, birlikte o kadar güzel gülmüşüz ki; zoruna gitmiş hayatın. İmkânsızı başarmışız farkında olmadan. Şimdi gidiyorsun.Tutamam seni, kal da demem. Ben, acımı park edecek bir gece bulurum elbet. Senin için korkarım belki, ama senin adına asla mutlu olmam. Kafama her estiğinde arayamam mesela. Bunun gururu var, şebekesi var, numarası var, senin puştluğun var… Var oğlu var işte. ‘Sevdi…’ der beklerim en fazla. İnsafın kurusun da tenezzül edip arayasın diye beklerim! Bir sigara daha yakmaktan fazla bir şey gelmez elimden. Ben senin başardığını başaramam. İnsan değiştirmek, iklim değiştirmekten farklıdır! Bu aklında bulunsun. Her gördüğüme inanma sakın, inandığın herkesi sevme. Neyse…Daha fazla oyalanma da git hadi. Ölüm var bu ayrılığın ucunda ve hayat kısa!
Not: Anahtar artık paspasın altında değil…