Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
YAŞAM İÇİN ÖNERİLER Kepekli pirinçten çok ye. İnsanlara beklediklerinden daha çok şey ver ve bunu zevk alarak yap. En sevdiğin şiiri ezberle.
Neden! İnsanlar neden gider ! Sevmediğinden mi sevemediğinden mi ? Yada mecbur kaldığından belki ihanete uğradığı için belki unutmak için belki kafa dinlemek istediği için belki de değişmek için blah blah blah bunlar hep gitmek için bir neden.Peki hiç gitmemeyi sorunlardan kaçmamayı düşündün mü ? Neden biz insanlar hemen pes etmeye meyilliyiz neden hala sorunlara karşı güçlü olup kaçmamayı idrak edemedik ! Neden biliyormusunuz biz tembelliz herşeyden korkak bir şekilde kaçacak kadar tembeliz oysa ki insan en güçlü varlıktır.Neden bu hala idrak edilemedi neden biz hala acılarla güçlenebileceğimizi anlayamadık neden biz bu dünyaya çalışmak için gelmedik mi ? Neden hala uyur gezer gibi yaşıyoruz biz insanlara göre kurtuluş ya gitmek yada ... yada ölmek ! Neden peki bir kerede eskisi gibi kalıp değişmeden eskisi gibi yaşamayı seçmiyoruz çünkü biz en köklüsünden korkak aptalın tekiyiz ! Bişeyler için değişmemeyi.Eskisi gibi kalamıyoruz . Şunu aklına sok insan oğlu ister değiş! İster git! İster öl ! Hiçbir zaman olduğundan da olacağından da kaçamassın korkak yaşamaya bakma ! Güçlü kal !!! ANONİM
Reklam
SAYIKLAMA Gelip gidiyorlar vızıltılar, telefonlar, kokular kör olmak çok zor. Dün bütün gün gözkapaklarımın üstü bantlı dolaştım, ne tuvaleti bulabildim, ne yemeği. Her yerim morardı, keşke kör olmasaydım; herkes her şeyin yerini değiştiriyor. Kahvaltılıkları buzdolabının 4. katına yerleştirmek zorunda olmamak çok güzel çıktım bir sigara yaktım.
İnsan affetmeyi bilmeli hoşça kal demeyi iyi ol hep mutlu ol demeyi ve içine affetmenin verdiği o huzuru hediye edebilmeli çok insancılca
Sık sık başı ağrıyordu. Çok ders çalışmasına rağmen "anne çok çalışıyorum fakat unutuyorum" derdi. Bakkala birşeyler almaya gönderdiğimde ne alacağını unutuyordu. Not tutmaya başladı, not tutmasa unutuyorum diyordu. Keşke o zaman farkına varsaydım diye kendimi suçluyorum. Biz çok ders çalıştığı için belki zihni yoruluyor diye
OĞLUM 12 YIL UYUDUKTAN SONRA UYANDI... Bir gün çok sinirlendi. Yine kendini balkondan atmak istedi. Zor ikna edebildik. Akşam oldu, onu uyuyor zannettim. Babasıyla ne yapacağımızı konuşurken bir ara "oğlumuzu olmazsa bağlayalım" diye ağlayarak anlatıyordum ki birden yatağından doğrulup sadece bana bakarak, "yazıklar olsun size,
Reklam
Sevgi, dürüstlüğü gerektirir. Aldatma ve yalan ise sevgiye ait olmayan durumlardır. İnsan, aldatmak yerine sevmeyi beceremediğini açıkça ifade edecek kadar dürüst olmalıdır. Bir kişinin, ona değer veren insanı aldatması, "Seni sevmesem de hayatımda kal ama ben istediğim kişiye yöneleyim" demesiyle aynı bencillik ve onursuzluğu ifade eder. Onurlu bir ilişkide; sevgi, dürüstlük ve şeffaflık hiçbir zaman kaybolmaz. Hasan Turgut ERDOĞAN
Sevgi, dürüstlüğü gerektirir. Aldatma ve yalan ise sevgiye ait olmayan durumlardır. İnsan, aldatmak yerine sevmeyi beceremediğini açıkça ifade edecek kadar dürüst olmalıdır. Bir kişinin ona değer veren insanı aldatması, "Seni sevmesem de hayatımda kal ama ben istediğim kişiye yöneleyim" demesiyle aynı bencillik ve onursuzluğu ifade eder. Onurlu bir ilişkide; sevgi, dürüstlük ve şeffaflık hiçbir zaman kaybolmaz. Hasan Turgut ERDOĞAN
Deniz Gezmiş
Baba, Bildiğin gibi burada yaşamımız yeknesak devam ediyor. Mamak cephesinde yeni bir şey yok. Ben kitap okumaya devam ediyorum. Şu anda elimde yalnız edebiyata ait kitaplar olduğundan onlarla yetiniyorum. Dostoyevski'nin kitaplarını bitirdim. Şimdi Balzac'tan okumaya başlayacağım. Çoğunu daha evvel okumuştum, ama yine rahatça, canım sıkılmadan okuyorum. Hele Dostoyevski! Yaşadığı toplumun kesitini vermiş romanlarında... Tolstoy'un mujikleri (köylüleri) varsa onun da bir türlü iki yakaları bir araya gelmeyen şehirli küçük burjuvaları var. Onları o kadar canlı anlatmış ki insan görür gibi oluyor. Sana İngiliz, Alman, İtalyan, İspanyol edebiyatı desem aklına her birinden bir isim gelecek. Örneğin Shakespeare, Goethe, Dante, Cervantes... Ama Fransız ve Rus edebiyatı olunca durum değişir. Bir sürü isim gelir aklına... Her biri birbirinden büyük... Aynı durum İran edebiyatı için de geçerli: Ömer Hayyam, Gazali yahut Şirazlı Sadi... Hangisini ele alırsan al, her biri de büyük sanatçı... Hele Ö. Hayyam'ı yaşadığı çağda ele alırsan ve o dönemdeki Avrupa'ya kıyaslarsan ayrı bir durum ortaya çıkıyor. Hayyam'a gösterilen toleransın aksine Avrupa'daki engizisyon işkenceleri o kadar şaşırtıcı ki... Onun yazdıklarının yüzde birini söyleseydi o çağda bir Avrupalı, sonu ölüm olurdu; hem de işkenceyle... Bunları neden söylüyorum? Batı taklitçisi sözde aydınların aksine Asyalı olmaktan onur duyduğum için... Neyse şimdilik hoşça kal. İmza: Deniz Gezmiş
Eski, yeni, ödünç alınmış mavi
Aşk, karanlık bir ‘şey’dir. İnsan bile aşk kadar karanlık değildir, insanın gecesi olan anılar bile hiçbir anıya yakıştıramadığımız hayvanlar bile öyle masum kalır ki aşkın yanında: “Rain Dogs” koyu kahveyle iyi gider “Rain Cats” bugünlerde kezzapla aşkı neyle denersen dene ölümle iyi gider yalnızca Kimse gecesinden bir aşk bağışlamaz kimsenin
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.