Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tevbe etmek, sebep ve gerekçesi oluştukça vâciptir. Bu durumda tevbe etmemek de, onu geciktirmek de günahtır. Tevbe etmenin sebep ve gerekçesi ise he­men hemen her zaman mevcuttur. Çünkü insanda melekî (meleklere ait olan ve onlarda bulunan) sıfat­lar ve duygular yanında, hayvani (hayvanlara âit olan ve onlarda bulunan) ve şeytanî (şeytanlara âit olan ve onlarda bulunan) sıfatlar ve duygular da vardır.
Tevbe etmek, sebep ve gerekçesi oluştukça vâciptir. Bu durumda tevbe etmemek de, onu geciktirmek de günahtır. Tevbe etmenin sebep ve gerekçesi ise hemen hemen her zaman mevcuttur. Çünkü insanda melekî (meleklere ait olan ve onlarda bulunan) sıfatlar ve duygular yanında, hayvani (hayvanlara âit olan ve onlarda bulunan) ve şeytanî (şeytanlara âit olan ve onlarda bulunan) sıfatlar ve duygular da vardır. Melekî sıfatlar, onu şükür gerektiren güzel davranışlara iletirken, hayvani ve şeytanî sıfatlar onu tevbe edilmesi gereken kötü hal ve hareketlere sevk ederler. Bu kötü hal ve hareketleri hiç yapmamak ise, ancak kuvvetli bir iman terbiyesiyle mümkündür. Kuvvetli iman terbiyesi ve bunun sağladığı güç bulunmadıkça, düşe kalka yürümek kaçınılmaz olur. Onun için, bir hadis-i kudsî'de şöyle buyurulmuştur: " İnsanların çoğu hata işlerler. Hata işleyenlerin en hayırlısı, hatasını görüp tevbe edendir."
Sayfa 325