Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Giriş Yazımızda, felsefi etkinliğin doğaya dair sorulardan insanı değerlere dair değişimine değindik ve felsefe sözlüğünün dil açısından kökenine felsefe tarihçilerinin dönemlere ayırmasına, fizik ve kimya gibi bilimler de olan tanımı felsefede yapmanın zorluğu üzerinde durduk ve son olarak kısaca Felsefi düşüncenin özelliklerine
Bir filozof vardı, antik Yunan zamanında her insan yaşamak için doğar ama hep bir ölüme özlem duyar, demişti. Erich Fromm'da ölüm sevgisi dediğimiz bir kavram ortaya atmıştı, yaşama sevincine zıt olarak. Seneler geçmesine rağmen felsefe dünyasının, insanı tanıma noktasında kelimeleri değiştirmekten başka bir şey yapmadıklarını görüyoruz. Hep iyi ve kötü arasında bir şey söylenmiş ya da iyi ve kötünün kapsamı değişmiş ya iki kavramı da red etmişler ya da iki kavram arasında uzlaşmacı bir tavır takınmışlar. İnsanı tanımlama da kullandığımız her genelleme bir ama içeriyor, her ama insanın tutarsız olmasına yol açıyor. Felsefede tutarlılık çok önemli bir kavram olarak görülüyor, oysa pratik yaşamda bizi o kadarda rahatsız etmiyor. Bazen felsefenin, senelerim onunla geçmesine rağmen boş olduğunu düşünüyorum. Ama yinede, yapacak ondan daha iyi bir şey de bulamıyorum. Beni en çok etkileyen iki düşünce sistemi var, biri tasavvuf biri anarşizm. Kendi içerlerinde en tutarlı olan iki düşünce sistemi olarak görüyorum. Ama uygulaması da zor, ikisinin de ortak noktası iradeyi ön plana alması, biri bireyin nefsine biri ruhuna yönelik... Birbirlerinin zıttı olması belki de beni ikisine bu kadar yakınlaştırıyor. Freud demişti ya korktuğun şey sevdiğin şeydir. İkisi birbirine ayrılmaz bir şekilde bağlı olduğu için bu kadar canlı. Kuantum dolanıklığı misali. Umarım bu iki taraf için, tarafımı seçmem de yardımcı olacak kişiler tanırım.
Reklam
EN UZAK MESAFE: YALNIZLIK...
‘En uzak mesafe ne Afrika'dır, ne Çin, ne Hindistan, ne seyyareler, ne de yıldızlar geceleri ışıldayan... En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan.....’ Herman Amato’ya ait olan ve Can Yücel’in Türkçeye çevirdiği bu dizeler bir öğüt gibidir aslında. Mesafelerin değil, bakış açılarının insanı yalnızlaştırdığını
Gökler-yerler-alemler; yani 7 paralel evren ve Evrenimiz yoktu. 100 milyarlarca Galaksi yoktu. Katrilyonlarca yıldızlar yoktu. Karadelikler yoktu. Güneş sistemleri ve bizim "Güneş sistemi"miz yoktu. İnsanlar, cinler, hayvanlar ve bitkiler yoktu. Maddeler-atomlar-elementler yoktu. Protonlar, nötronlar, elektronlar, fotonlar ve çok sayıda
Günün makalesi
Ahlakın Güzelleşmesinde Yeni Tarz: İmam Nursi Modeli I. PSİKOLOJİNİN BUGÜNÜ İnsan ruhunun derinliklerini ve zenginliğini tanıma çabası insanın yaradılışından beri vardır ve var olmaya devam edecektir. Psikiyatri ve psikoloji insanı ele alan diğer bilim dallarından farklı olarak ruh ve beden ilişkisinin getirdiği çelişkiye çözüm aramak
Bir Evlilikten Manzaralar Filmi Üzerine
Üç ayda yazdım dört ayda çektim ama bütün bir ömrün deneyimini kullandım ( Bergman) Bergman'ın yukarıda alıntıladığım cümlesini filme giriş yapmadan önce alıntılamanın önemi üzerinde durduktan sonra filme geçiş yapabilirim. Üç ayda yazılan, dört ayda çekilen ve tüm bir ömrün deneyimini kullandım dediği Bir Evlilikten Manzaralar filmi, evrensel