Nevrasteninin kişiyi intihara meyilli kılabileceğini anlıyoruz; zira nevrasteni hastaları mizaçları itibarıyla acı çekmeye meyilli gibidirler. Gerçekten de genel olarak acının sinir sistemindeki şiddetli bir sarsıntıdan kaynaklandığını biliyoruz; çok yoğun bir sinirsel dalga çoğu zaman acı vericidir. Fakat acının başladığı eşik olan bu azami yoğunluk düzeyi kişilere göre değişiklik gösterir; dirençli sinirlere sahip kişilerde daha yüksektir; diğer insanlarda daha düşüktür. Sonuç itibarıyla, sinirleri zayıf olan kişilerde acı bölgesi daha öndedir. Nevropat kişi için her izlenim bir rahatsızlık nedenidir, her hareket yorgunluk verir; sinirleri çok hassas olduğundan en ufak bir temasta incinir; fizyolojik işlevlerin yerine getirilmesi nevropatın genellikle birtakım acılar hissetmesine sebep olur. Buna karşın, acı bölgesi gibi, nevropatın beyninde zevk bölgesi de daha öndedir; zayıflamış bir sinir sisteminin aşırı hassas hale gelmesi nedeniyle, kişi normal bir insanı etkilemeyen duygulanmalara açık hale getirir. Bu sayede en soradan olaylar bile böyle bir insan için büyük bir zevk kaynağı olabilir. Öyle görünüyor ki, bir yandan kaybettiği şeyi başka bir yanda tekrar kazanmıştır ve bu telafi mekanizması sayesinde duygusal mücadelede diğer insanlar kadar donanımlıdır.
Ben demek istiyordum ki, onlar, yani annemle babam, bir şeylerle uğraşıyorlar ve kendi hiçliklerinden rahatsızlık duymuyorlar, bu durum onlara tiksindirici gelmiyor…bense sadece can sıkıntısı ve öfke hissediyorum.
…Belki de sevdiklerinizi düşünüyorsunuzdur. Daha derine inin, aslında onları sevmediğinizi göreceksiniz: Sevdiğiniz şey sevmenin sizde yarattığı hoş duygular! Arzuyu seversiniz, arzulananı değil.
Nasıl ki kemikler, et parçaları, bağırsaklar ve kan damarları derinin altına gömülü olduğu için insan görüntüsü çekilir bir hal alıyorsa, ruhun heyecanları ve tutkuları da aynı şekilde hiçliğe gömülüdür; hiçlik, ruhun derisidir.
Freud haklıydı: Beyinde bilincin ötesinde olan ama hep tetikte bekleyen ve her an bilinçli düşünce sahnesine çıkabilecek olan bir düşünce deposu olmalıydı.