Sanırım bu devirde yabancılar gerçekten de insanın kalbinin en derinliklerinden doğuyordu. Ve tanıdık yabancılar kadar hiç kimse insanın yüreğini acıtmıyordu.
Kapıyı çarpıp çıktıktan sonra evimin için o tozla doldurmuştu ve ben o tozlarla yaşamayı öğrenmiştim. Birden hepsini havaya kaldırma hakkını kendinde nasıl görürdü?