• Dalgaların sesi - Yukio Mişima: Yoksul genç balıkçı ve zengin, saygın bir kızın derin aşk hikâyesi.
•İlk okuduğum japon yazardı, belki beğenmem diye içimde bir kuşku vardı ancak mükemmel buldum. Aşırıı şeker bir kitaptı doğrusu, okumaya başladıktan sonra insanı içine öyle bir çekiyorki bırakamıyorsun, kitabı okurken tam anlamıyla içinde gibi hissettirdi. Yazar inanılmaz güzel, ince ve ayrıntılı betimlemiş zihnimde canlandırmakta hiç zorluk çekmedim. Mişima hakkında birkaç şey okudum ve kendisi genellikle insanın karanlık yönlerini ortaya koyan bir yazarmış, yine bu eserde de insanların kötü, karanlık ve bencil yanlarını görebiliyoruz. O zamanın Japonya'sındaki insanların ülkemizdeki zihniyete benzediğini farkettim.(bence benziyor) Kitabımız; yine masum, nahif bir aşk konuluydu, benim en sevdiğim aşk türüdür bu ayrıca. İki gencin arasındaki aşka sınıf farkından dolayı zar zor kavuşmaya çalışmasını anlatıyor. Gayretle tırnaklarla kazınarak birbirine ulaşmaya çalışan iki aşık genci bir çok faktör, bir çok kişi alıkoyuyor. Ve olayların bu dereceye gelmesi yine "Millet ne der?" Kafasıyla abartılıyor iyice aşkları umutsuzluğa uğruyor ancak asla pes etmiyorlar. Bu kitaptan yola çıkarak: "Aşk varsa ortada insanı hiçbir şey alıkoyamaz." Diyebiliriz. Örneğin sınıf farklılığı, para, görüntü, yaş, ırk, dil, din hiç farketmez sevgi denen şeyin varolması için. Yeterki sevgi, saygı ve gayret olsun hiç bir zaman umudunuzu kaybetmeyin. Huzurla kalın