"Ben fiziksel farklılıklardan bahsetmiyorum, Lia. Ben senden bahsediyorum." Öne doğru eğilip kalbimin olması gereken yere dokundu "Burada ve" -titanyum plakaları kaplayan gür,sarı saçlara dokundu.- "burada neler olduğuyla ilgileniyorum"
4.5/5
9/10
Öncelikle herkese merhabalar.
Lia adında bir baş karakterimiz var.
Hiçbir şey değişmemiş gibi davranmaktan yorgundum. Yapay bir beden ve bilgisayardan bir beyinle bile, hâlâ aynı insanmışım gibi davranmaktan yorgundum.
Önce acı vardı. Acı her yerdeydi. Hiçbir yerdeydi. Ben hiçbir yerdeydim. Yaktı. Ben yandım. Acı ateş gibiydi, acı derimi yakan alevler gibiydi. Sıcak, kavuracak kadar sıcak. Sonra soğuk, buz gibi. Çelik gibi.
Çocukken, dünyanın sadece benim için var olup olma dığını merak ederdim. Odaların ben koridora adım atar atmaz belirip belirmediğini ve benim yanımdan ayrıldıklan anda insanların yok olup olmadığını, hayatlarının geri kalanı tamamen benim eğlencem içindi. Diğer zamanlarda da in sanların benim gibi düşünüp düşünmediğini -yani gerçekten- merak ederdim. Düşündüklerini söylediler ve öyle gibi davrandılar, ama doğru olup olmadığını nasıl bilecektim ki? Tıpkı renkler gibiydi. Kırmızının bana nasıl göründüğünü biliyordum, ama bildiğim kadarıyla, diğer herkese farklı görünüyordu. Belki diğerlerine kırmızı mavi gibi görünüyordu ve mavi de kırmızı gibi. İtiraf etmem lazım ki, tam olarak Onurlu Savona'nın söylediği gibiydi. Bir insan, birisinin kafasında gerçekten neler olduğunu nasıl görebilirdi?