Surrey'deki o yarı açık hapishaneyi terk ettim ve özgür olduğumu zannettim.
Yanılıyordum.
O zamanlar bilmiyordum ama artık çok geçti. Babamı içselleştirmiş, benimsemiş ve bilinçaltımın derinliklerine gömmüştüm. Ne kadar uzağa kaçarsam kaçayım gittiğim her yere onu da götürüyordum. İçimde bir cehennem azabı, tamamen onun sesiyle çınlayan, susmak bilmeyen öfkeli bir koro, değersiz, utanç verici bir başarısızlık abidesi olduğumu haykırıyordu.