İslâm nazarında “insan”, Kâinat'ın bir özü ve hülâsasıf- zübde)dır. O, âdeta teksîf edilmiş bir kâinattır. Bu sebepledir ki, ona “âlem-i asgar” (küçük âlem) denilmektedir. İşte bu yüzden Kâinat'ta mevcud nizam ve intizamın kâmil bir meşheri (sergilendiği yer)dir.
Kur’ân-ı Kerîm’de.“O (Allah) ki, gökten suyu bir ölçüye göre indirmiştir. (İndirdiğimiz) bu su ile ölü bir memlekete can verdik. İşte siz de böylece (diriltilip) çıkarılacaksınız.
Reklam
Güneşin dünyayı nasıl ısıttığı sorusu, Aristoteles açısından cevaplanması zor bir soru olarak kalır...
Sayfa 46
Boethus, suretin maddede bulunduğunu fakat maddenin bir parçası olmadığını söyleyerek onu da araz şeklinde değerlendirmiştir.
Sayfa 44
Kâinât’ta küllî ve umumî bir çekim kanunu mevcuttur. Atom çekirdeğinden fezadaki yıldızlara kadar her varlığa şâmil olan çekim ve buna hâkim olan denge Kâinat’taki ahengin yegâne kaynağıdır. Şöyle ki, çekim gücü âlemde aynileşme meylinin bir tezahürüdür. Bunun sebebi ise, varlığın aslının “tek” olmasıdır.
İslâm, her meselede toplumun menfaatini ferdî menfaate tercih eder. Eski Medenî Kanunumuz olan Mecelle’de “Zarâr-ı âmini (umûmun zararını) def için zarar-ı hâs (şahsın zararı) ihtiyar olunur.”
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.