Şöhret sahibi olmanın temel ilkelerinden biri, meşhur kalabilmektir. Şöhretler çoğu zaman meşhur kalma adına yaşamlarını sergilenebilir olarak inşa etme çabasındadırlar. Bireysel yaşanması gereken hayatlarını, kamusala açarak herkesle birlikte yaşayan şöhret sahipleri, yeni özel hayatlarını ise teşhire uyumlu, ısmarlama bir hayat olarak kurgulamaktadırlar (Üçkarışoğlu, 2008). Evlilikler, förtler, kaçamaklar, aldatmalar, çocuk sahibi olmalar, boşanmalar, kavgalar, küsmeler, kırgınlıklar, dedikodular ve daha birçok olay, magazin ya da paparazzi programlarıyla dikizcilik kültürüne önemli bir katkı yaparak, doyasıya teşhir edilmektedir. Zira Barbarosoğlu'nun da belirttiği üzere, meşhur olanların zaafları, günahları, kültüre ya da dine aykırı davranışları gözler önüne serilince, bu kişiler kaybetmiyor aksine daha çok kazanıyorlar (2002: 215). Öyle ki toplumun ahlaki değerlerine aykırı da olsa icra edilen davranışlara, şöhretlinin yapıyor olmasından kaynaklı olarak, kendince bir meşruiyet atfediliyor ya da bu davranışlar görmezden geliniyor.