Tolstoy'u okumayı zaten seviyordum ve bu kitabı tek oturuşta bitiririm diye elime aldığımda öyle olmadı. Her sayfasında bir şeyler buldum bitmesin istedim. Okumanızı tavsiye ederim hem uzun olmadığı için hemde anlaşılır ve güzel bir kitaptı. Kendime cep boyunu alarak yanımda taşırım hâlâ.
İtiraflarımLev Tolstoy · Antik Kitap · 201622,9bin okunma
Mantıksal bir bilgide hayatın reddinden başka bir şey bulamayacağımı biliyordum. Lakin inançta da mantığın reddi şarttı ki, bu benim için hayatın reddinden çok daha imkansızdı. Mantıksal bilgiye göre hayat kötüydü ve insanlar bunu biliyordu. Yaşamak zorunda değiller fakat yaşadılar. Yaşamaya da devam ediyorlar. Tıpkı hayatın anlamsız ve kötü olduğunu bildiğim halde benim de uzun bir süre yaşadığım gibi. İnanca göre, hayatın anlamını anlamak için anlamın varlığının sebebi olan mantıktan uzaklaşmam gerekiyordu.
Eğitimli, bilge kişilerinde belirttiği üzere mantıksal bilgi, hayatın anlamını reddediyordu,ama bu insanlar yığını anlamı mantıksal olmayan bilgilerle elde edebilmişti. Akıl dışı bilgi inançtı, inanç kabul edemeyeceğim tek şeydi.
Yaşamak ve hayatın anlamını anlamak istiyorsam, bu anlamı kaybedip kendini yok etmek isteyenlerin arasında değil, ölü veya diri, bizim sınıfımızın olduğu kadar kendi hayatlarının yükünü de üstlenerek, kendilerine hayat yaratan milyonlarca insanlar arasında aramalıydım.
Tüm insanlık hayatın anlamını biliyormuş gibi yaşadı ve yaşamaya da devam ediyor, zira insanlık yaşamın anlamını bilmeden yaşamaya devam edemez. Fakat ben hayatın bir anlamı olmadığını söylüyorum ve yaşayamıyorum.
Hayatın değersizliğini anlamak çok da zor değildi. Bu, en basit insanların bile uzun süredir anladığı bir şeydi.
Bu insanlar yine de yaşamışlardı, yaşamaya da devam ediyorlardı.
Hayatın gerçekliğinden hiç şüphe etmeden yaşamaya nasıl devam ediyorlardı?
Kendime "Hayat saçma ve kötü, buna hiçbir şüphe yok" dedim. "Fakat bugüne kadar yaşadım, hala da yaşıyorum.
Tüm insanlık bugüne kadar yaşadı, yaşamaya da devam ediyor. Bu nasıl olabilir? İnsanlar ölebilirken neden yaşarlar?
Hayatın anlamsız ve kötü olduğunu anlayacak kadar dahi olanlar sadece Schopenhauer ve ben olabilir miyiz?"
Eğer bir hayat olmasaydı, mantığım da olmazdı. Öyleyse mantık hayatın sonucudur. Hayat her şeydir. Mantık hayatın bir meyvesidir, yine de bu mantık hayatı reddediyor. Burada bir şeylerin yanlış olduğunu hissediyorum.
Şimdi anlıyorum ki, eğer kendimi öldürmediysem, demek ki fikirlerimin yanlış olduğuna dair belli belirsiz bir düşünce besliyordum. Düşünce akışım ve bilginlerin fikirleri bana ne kadar ikna edici ve sorgulanamaz görünse de, bu fikirler hayatın anlamsızlığını doğrulasa da, hala harekete geçmemi önleyecek anlaşılması güç, şüphelerim vardı.