şükran

şükran
@itsrock
varız en nihayetinde.
11 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
152 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
rasim özdenören ve eşikte duran insan
“Eşikte Duran İnsan”, Rasim Özdenören’in 2000 yılında yazdığı gerek birçok farklı konuda fikirlerini belirttiği gerekse bilinen konulara getirdiği bakış açılarını yansıttığı denemelerinden oluşan kitabı. Özdenören, denemelerinde yalın bir anlatımı benimsiyor olsa da gerek terminolojik sebeplerden gerekse de o dönemin dil kullanımından kaynaklanan (bkz. eski kelimelerin kullanışı ) nedenlerden ötürü denemelerin okur tarafından tam anlamıyla özümsenmesi kolay olmuyor. Bunu yanı sıra kitap, ele aldığı konulara getirdiği farklı bakış açılarıyla okuyucuyu cezbediyor denilebilir. Kitabı okurken durup kendime “ ben bu konuya hiç öyle bakmamıştım, ne kadar da doğru” dediğim çokça yer oldu. Rasim Özdenören insana kendiyle baş başa kaldığı bu hayat yolculuğunda eşlik ediyor. Yalnızca günlük konulara değil tasavvufi konulara da açıklık getirmeyi amaçlayarak yazdığı söylenebilir. Benim okurken gözlemlediğim en büyük eksiklik yazarın denemelerinde giriş ve gelişme bölümlerinin birbiriyle uyumlu olmasının aksine sonuç bölümlerinin birer son olarak görülmeyip teknik anlamda eksik bırakılması. Ana fikri gelişme bölümüne yayıyor ancak sonuç bölümünde bu fikri tamamiyle netleştirip bir ürün vermiyor. Bunun harici kitap, okumaya değer gördüğüm kitaplar arasında yerini aldı.
Eşikte Duran İnsan
Eşikte Duran İnsanRasim Özdenören · İz Yayıncılık · 2015468 okunma
Reklam
152 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Eşikte Duran İnsan
Eşikte Duran İnsanRasim Özdenören
8.4/10 · 468 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Aynı okulda bulunduğu, aynı sırada çalıştığı arkadaşlarına kardeş gözüyle bakamayan ileride öğretmen olduğu zaman da vatanın kızlarını evlat sevgisiyle sevemez.
Her bakış insana her şeydeki hikmet ve ibreti göstermez. Ancak Refet gibi dünyayı bir evren kitabı olarak görenler, her şeye dikkatlice ve ibretle bakanlar o kitabın sayfalarında neler görürler, onlardan neler öğrenirler!
Reklam
…. Öyle ya, illetli veya pis olmak yoksulluğa özgü bir şey değil ya!
152 syf.
7/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Refet/ Bir Genç Kadının Var Oluşu
“ Refet”, Türk Edebiyatında kadınların varlığını; onların öykülerini, haklarını anlatan ilk kadın yazar Fatma Aliye(Topuz) tarafından kaleme alınmış. Yazar, bu kitapta hayat macerasına, aslına bakarsak hayat kavgasına, babasız olarak gözlerini açan, binbir zorluklarla tahsilini tamamlayıp bir kadın olarak var olmayı başaran Refet’in öyküsünü anlatmakta. Kitap yazarın da dediği gibi hakikatin kopya edilmiş hali(1) ; yani gerçek bir yaşam öyküsünden uyarlama. Gerek günümüz Türkçesine uyarlanışı gerek sözlerin yerinde kullanılışından ötürü sade ve akıcı bir kitap. Sözcükler okuyucuyu betimlemelere özendirirken, yaşanılan olayların halktan biri gibi anlatılışı okuyucuyu içine çekiyor; Refetmiş gibi gülüyor, hüzünleniyor, düşünüyor, ağlıyor okuyucu. Yazar Refet’i gururundan ödün vermeyen, insani utançlara sahip ancak bir o kadar da cesur bir karakter olarak yansıtıyor. Refet bilgiye aç, bilgiyi kovalayan bir genç kadın. Yalnız, yaşam kavgasından ötürü daima bir parça eksik resmediliyor. En çok Refet’in kendi hakkındaki yargılarına sinirlendim herhalde; kendini çirkin biri olarak görüşüne. Bana göre insan bir güzellik algısı oluşturmalı kendi için, kendinin başyapıt olduğu bir algı olmalı bu. Çünkü insan kendini beğenmeyince bir şeyleri asla çözemiyor. Ancak bir yandan da hayatta her şeye rağmen var oluşuna tutuldum sanırım. Tatlı bir var oluş. Bana göre lise düzeyinde bir kitap, yetişkinlere verebilecek çok şeyi yok, oysa lise düzeyindeki insanlara, hele ki hayatını şekillendirme döneminde olan genç kadınlara çok şey verebilir.
Refet
RefetFatma Aliye Hanım · İş Bankası Kültür Yayınları · 20184,428 okunma
şükran
2022 okuma hedefini ekledi.
plansızlık etrafında süzüleceğim bu kez
2022 OKUMA HEDEFİ
2/40 kitap - %5 tamamlandı
2 kitap okudu
40 kitap
304 sayfa
2 inceleme
3 alıntı
Bardaklar
Sabahleyin erkenden kalktım. Bir kır kahvesine gidip oturdum. İnsan sevdiği insana mektup yazmak için bu saatte kalkmalı ve bir kır kahvesine gitmelidir, diyordum.
BATTANİYE
Bir insan niçin aranır diye düşündüm. Bir insan niçin aranır? Bir insan ötekini niçin arar?
Reklam
101 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
sait faik- az şekerli
Sait Faik okumayı severim çünkü onun hikayelerinde memleket kokusu çalınır burnuma buram buram. Yayınevinin hikayeleri derleyişinden olsa gerek bir karmaşıklık hakim gibi hissediyorum kitapta. Elbette, hikayeler birbirinden bağımsızlar ancak bir hikayeden diğerine böyle ayrık bir geçiş insanı biraz rahatsız ediyor… “ Az Şekerli” Sait Faik’in ölümünden sonra (1954) Varlık Yayınları tarafından derlenen, Sait Faik’in eski ve yeni öykülerinden oluşan bir kitap. Onun öykülerindeki anadolu bana diğer yazarlarınkinden farklı geliyor; daha bir anadolu gibi. Yazar, kelimeleriyle anadoluyu resmetmekte diyebiliriz. Okurken bazen küçük bir çocuğun gözlerinden, bazense lokuma kahve yapan bir kıraathanecinin gözlerinden bakıyor insan dünyaya. Yazar hikayelerinde bazen sokulgan, okuyucunun şah damarı kadar yakın; bazense sokaktan geçen yabancıdan farksız. Bazen hiddetli bir ses var hikayelerde bazense naif bir yüz. Sait
Az Şekerli
Az Şekerli
Sait Faik Abasıyanık
Sait Faik Abasıyanık
Az Şekerli
Az ŞekerliSait Faik Abasıyanık · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20202,283 okunma
-Ölümsüz kardeşin gözleri
Artık irademden özgür olmak istemiyorum. Çünkü özgür olan aslında özgür değildir, hiçbir şey yapmayan da günahsız değildir. Yalnızca hizmet eden özgürdür, iradesini başkalarına veren, gücünü bir iş için harcayan ve sorgulamadan işini yapan kişi özgürdür.
-Ölümsüz kardeşin gözleri
Çünkü örnek olmak yeryüzünde insanları birbirine bağlayan en güçlü bağdır ; her eylem, başkalarının da doğruyu bulma, adalet ve hak isteği doğurur ve bu istek onu daldığı düşlerden uyandırıp eyleme yönlendirir.
-rahel tanrı'yla hesaplaşıyor.
çünkü bu Senin sonsuz mucizenin eseri, sevdiğimiz birinin acı çektiğini gördüğümüzde, yüreğinin alev alev yandığını hissettiğimizde, onlara karşı ördüğümüz duvar yıkılır.
58 syf.
6/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
müzeyyensel akış
Uzun zaman sonra kitap okumanın mutluluğu ve heyecanıyla, büyük bir merakla başlamıştım okumaya. Filmi izlediğimden olsa gerek kitap beni hayal kırıklığına uğrattı. Kitabın girişindeki o büyülü '' İstanbul '' hissiyatını alınca çok heyecanlanmıştım ancak pek de öyle değilmiş. Kitap, içindeki betimlemeleriyle dikkat çekse de İlhami Algör bu betimlemelerin sıklığıyla okuyucuyu boğuyor diyebiliriz. Art arda sıralanmış birden çok betimleme, kitaba bir yerinden bağlanmaya çalışan okuyucuyu oyun dışı bırakıyor. Olay akışına gelince, olaylar arasındaki bağlantı zayıflığı, okuyucuda '' Ne anlatıyor bu yazar? '' sorusunu uyandırıyor. Evet, ortada bir olay var ancak olayın ne olduğu öylesine sezdirilmiyor ki okuyucu bu karmaşada kayboluyor. Ayrıca, tam olayı kavramaya başlamışken aniden beliren diğer olay bütünlüğü tamamen bozuyor. Bunun yanı sıra, yazarın aşka bakış açısını sevdim diyebilirim. Aşk'ın bir var bir yok oluşu çok güzel işlenmiş. Müzeyyen'in zaman zaman hikaye dışı kalışları, okuyanda aşkın tutkudan ziyade bir kaçış olduğu düşüncesini besliyor. Kısacası, beklentilerimi büyük oranda karşılamasa da pandemi günlerinde, dört duvarın sıkıcılığına bir nebze olsun iyi geldi.
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutkuİlhami Algör · İletişim Yayıncılık · 201429,1bin okunma
'' Aslında, tam diye bir şey yoktur, '' dedim, '' her tam, bir üst yarımın alt basamağıdır. Yani yarım da bir bütündür. ''
Reklam
'' ne zaman bir şeye el atsam, Müzeyyen, Meksikalı ya da bilmem nereli bir yazarın ya da bir kitabın adını veriyor ve oralarda da benzer şeyler olduğunu söylüyordu. Her şey benden önce olmuşsa, bana olacak bir yer, durum kalmıyor muydu? Bana ait tek kişilik bir iskemle, oda yok muydu bu dünyada? ''
Yaratılışının gereğidir ki, insan kendi mutluluğundan yalnız kendisinin haberi olmasıyla yetinmez.
Sayfa 123Kitabı okudu
200 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Ahmet Mithat Efendi, bu kitapta bir yandan Batı'nın kötü yanlarını Felatun adlı karakter üzerinden ele alırken, Osmanlı' nın iyi yanlarını Rakım adlı dürüst ve namuslu bir genç karakter ile simgeliyor. Gerek vurguladığı ana düşünceler gerekse üslup bakımından beğendiğim bir kitap olsa da fikirlerin bu kadar klasik bir biçimde ortaya konması pek hoş değildi. Ayrıca Batı'yı kötü gösterirken Doğu' nun içerisindeki kötülükleri belli nedenlere dayandırarak örtbas etmek sadece gerçeklere gözünü kapamaktır.
Felatun Bey ile Rakım Efendi
Felatun Bey ile Rakım EfendiAhmet Mithat Efendi · Say Yayınları · 201722,6bin okunma
'' benim biricik çocuğumu onun içine yatıracaklar, belki tanıdıklar da gelecek ve çelenkler getirecekler, ama bir tabutun üstündeki çiçeklerin ne anlamı olabilir ki? Beni teselli edecekler ve birtakım sözcükler söyleyecekler, sözcükler, sözcükler ; fakat ne yardımı dokunabilir ki sözcüklerin bana? Biliyorum, ondan sonra yine yalnız olacağım. Ve insanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur. ''
Resim