The Oz(1997)
Evet, evet bir sürü iyi insan hapishane duvarlarının arasında oturdu. Sokrates, Gandhi, Jeanne D'Arc hatta İsa Mesih peygamber bile.Son gecesini kutsal adamlarla beraber geçirmedi. Oz'daki bizler gibi pisliklerle beraber kaldı. İsa'nın yeryüzünde yaptığı son şeyler bir mahkûmu cennete davet etmesiydi. O suçluyu sevmişti. Yani, o suçluyu herkesi sevdiği gibi sevmişti. İsa, bunu biliyordu, bir günahkârı sevebilmek çok şey gerekir ama günahkârın buna her şeyden çok ihtiyacı vardır.
Ama asıl işin suyu Jeanne d'Arc gibi önemli tarihi karakteri direkt gender ideolojisi için kullanmalarıydı.Bu tarz ne alaka sanat işlerini çok duyacağız.
Sen ne güzel kitapsın..
''..''Gülünecek bir şey yok. Bana göre, kadın canavar bir erkeği dahi insana dönüştürmüştür. Kadın uygarlığın temelidir.''
''Oysa, bilim adamları her şeyi başka türlü açıklıyorlar. Havva'yı anımsarsınız. Adem'in ahlakını bozan o,'' diyerek gülümsedi Liza.
''İlk şairi, ressamı,
"- Muharip kiliseye boyun eğiyor musun?
+ Muharip kiliseye inanıyorum ama sadece yaratıcım olan Tanrı'ya boyun eğerim.
- Papanın, dünyanın hakimi olmadığını mı söylüyorsun yani?
+ Sadece tek bir efendim var, o da Tanrım.
- Kutsal Katolik kilisesine boyun eğmezsen kafir olarak itham edilecek ve yakılacaksın.
+ Bana ateşi gösterseniz bile fikrimden caymayacağım."
*|Proces De Jeanne D'Arc (Jeanne D'Arc'ın Yargılanması - 1962 - Robert Bresson)
Güneş Kadın, Günahlar ve Ermişler!
Kadının memeleri cennetten kovulmuş bir fahişe gibiydi
dayadım dudaklarımı
aç bir it gibi...
memelerinden sızdı güneş!
o an,
bir küfür yayıldı cennetle cehennemin birbirine değdikleri yerden yeryüzüne
o cennet ki günahkar
o cennet ki şaraba değmemiş dudaklar
ve sızdı bacaklarının arasından
makus tarihi yazacak olan dualar ayak parmaklarına kadar
Jeanne D'arc
Jeanne d'Arc'ın veya Orleans bakiresinin hikayesi, Jeane'ın çoğunlukla 15. yüzyıl Fransa'sındaki Ingiliz istilacılara karşı orduya liderlik ettiği bir aksiyon-macera olarak defalarca çekilmiştir. Fakat Danimarkalı yönetmen Carl Theodor Dreyer onun kilisenin elinde gördüğü zulmün ve infazının ayrıntılı ve duygusal olarak yorucu bir anlatımini oluşturmak için Jeanne'ın mahkeme kayıtlarına geri dönmüştür. jeanne d'Arc'ın veya Orleans bakiresinin hikâyesi, Jeanne'nin Anlatılanlara bakılırsa çekimlerde perdede tasvir edilenler kadar amansız ve yıpraticıydı; özellikle de çok çetin bir sınavdan geçen, Joan rolündeki Maria Falconetti için.Yönetmen kamerasını Falconetti'nin yüzünden ayırmaz, onun işkence içinde kıvranan yüz ifadeleriyle din adamlarının gergin yüz hatlarini karşılaştırır -hepsi de aşırı yakın iş- planlar olarak makyajsız ve sert işıkta çekilir. Jeanne için işler giderek kötü bir hal aldıkça film seyirciyi elinden geldiğince onun istirap çeken dünyasının içinde tutar. Jeanne kazığa bağlanmış yakılırken bile Dreyer onu kurtarma çabasına değil de hiç usanmaksızın Jeanne'a odaklanır. Yönetmenin de bir keresinde dediği gibi "Dünyada hiçbir şey insan yüzüyle mukayese edilemez."