Eski aile fotoğraflarına bakarken, aniden, annemle babamın mutluluk (birbirlerine yetme) ve yeni esaret (evlilik) anlaşması denemelerini hemen hiç bitmeyen bir üzüntüyle ödediklerinin ayrımına varmıştım.
İçimde durmadan ağır bir şeyler hareket halinde. Çünkü önüme çıkacak uğursuzlukları hisseden ama dile getiremeyen bir adamım. Sıkıntılı bir ruh haline bürünmemem için hemen basit bir şeylerin olması gerek.
İlişkilerde gittikçe artan bu esarete bağlılık deniyor. Anlaşmazlıklarını çözemeyen insanlar, anlaşmazlıklarını yüzleşilmemiş bir tür metafizik çaresizlik olarak omuzlarında taşırlar.
Yaşamın yarısı işte bu 《aslında》'ya bağlı. Aslında bir çamaşırhanenin müdürüyüm ama çok farklı dürtülerim var. Kocaman ve pis bir şehirde yaşıyorum ama aslında başka yerde yaşamak istiyorum..