Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
furkan baytekin
furkan baytekin
@jjfurkan
34 okur puanı
Nisan 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
240 syf.
·
Puan vermedi
Okudğum diğer kişisel gelişim kitapları kadar etkili olmayacağını düşünüyordum ancak duymayı en çok istediğim düşünceyi bu kitapta buldum. Artık işkolik derecesine gelmiş bana tembellik hakkının ne denli önemli olduğunu göstemiş oldu. Yakın zamanda okuduğum başka kitaplardan da yola çıkarak bu tembellik hakkımda meditasyon yapmayı düşünüyorum.
192 syf.
10/10 puan verdi
Abuk sabuk konuşan insanların konuşmalarının size mantıklı gelmesi sizin de abuklamaya başladığınız anlamına geliyordu ancak benim de kitabı okurken abuklayanlara hak verdiğim yerler oldu. Kitabı okurken okurun bile hastalığa yakalanma ihtimalini hissedebilmesi çok güzel. Beklenmedik bir interaktivite olmuş. Bu da okurken çok büyük zevk almamı sağladı.
282 syf.
10/10 puan verdi
İntiharı en az bir kere düşünen veya keşke daha iyi bir hayatım olsaydı diyen herkesin okuması gereken bir kitap. Adından dolayı herkes Veronika Ölmek İstiyor kitabını okuyor. Ancak asıl okumaları gereken kitap belki de budur.
Okur Takip Önerileri
256 syf.
10/10 puan verdi
Açık kaynak yazılım yapıp yayınlayan ve cebine tek kuruş girmemiş olan benim için yaşanan başarısızlık öyküsü ve çalışma şeklinin değiştirilmesinin gerekliliği, kazanç modelinin değiştirilmesi ile de insanlara fayda sağlanabileceğini bana göstermiş oldu. Eğitim materyalleri ve teknolojiyi birleştirme hayalleri kurduğum şu dönemde bana ilham kaynağı niteliğinde bir kitap oldu diyebiliriim. Kitapta kendi geleceğimi gördüğümü hissettim.
248 syf.
9/10 puan verdi
Başlarda Vahşetin Çağrısı eserine benzettiğim ama daha farklı noktalara ilerleyen bu kitap, yine Vahşetin Çağrısı'nda olduğu gibi hayvanların gözlerinden dünyayı görmemi sağladı. Özellikle yorgunluktan ve bıkmışlıktan ölmek istemesi ancak sonunun kasapta bitmesini istememesi oldukça etkileyici bir ifade oldu. Dakikalarca durup bu cümleyi düşündüm. Sonlarını bile bile insanlar için çalışıp duruyorlar ve çoğunlukla kırbaçlarla ve dayak yiyerek çalışıyorlar. Sahibi olacak yeni insanın kötü biri olacağından korkması ve iyi kalpli adamın kendi yeni sahibi olmasını istemesi bile aslında düşündürücü bir durum. Keşke her atın böylesine iyi bir sahibi olsa demesi de aslında yaşadığı köleliğin kabullenişidir.
208 syf.
1/10 puan verdi
Kitabın yazarı kitabı sadece yazmak için yazmış. Kitapta yazan her 10 cümleden 2'sinde bilgi yanlışı, 8'inde yazım yanlışı var. Yazım yanlışları da redaktörden kaynaklı değil. Yanlışları anlayabilmek için konuya hakim olmak gerekiyor. Piyasada güncel kaynak yok diye aldığım kitap hem hatalı bilgiler veriyor hem de 10 yıllık bilgiler sunuyor.
84 syf.
7/10 puan verdi
Malta’daki tek üniversite olan Malta Üniversitesinden kitap alan ilk Türk olma gururunun yanında Malta’nın kültürü hakkında bir şiir kitabi almak da ayrıca güzel bir duygu. Şiirler tarihî bir özellik taşımayıp geçen on yılda yazılmış olsa da farklı bir dilde farklı kültürde yetişmiş insanların eserlerini okumak çok zevkliydi.
56 syf.
9/10 puan verdi
Küçük Prens gibi yetişkinlerin de okuyup büyük bir zevk alabileceği ve ders çıkarabileceği bir kitap olduğunu düşündüğüm için bu kitabı aldım ve okudum. Bu düşüncemde haklı olduğumu gördüm. Yaşadığı yere bağlı kalıp ufkunu genişletmekten korkan insanların, ufkunu genişletmek isteyenlere nasıl engel olduklarını, konfor alanlarından çıkmanın onlar için ne kadar zor olduğunu ve çıkmak isteyenlere de nasıl engel olduklarını, buna rağmen tehlikeleri görüp bunların üzerine gitmenin insana neler katacağını çok güzel bir şekilde anlatmış. Küçük Kara Balık sonunda ölmüş olsa bile diğerlerinin hiçbir zaman görmediği, hatta haberlerinin bile olmadığı o denizi görmüştür. Nine balık çocukları ve torunlarına bu hikayeyi anlattıktan sonra da sadece küçük kırmızı balık o denizde ne olduğunu merak etmiştir. Normalde de bu şekilde olmaktadır. İnsanlar başarı hikayelerini dinlerler ama bunlardan çok azı gerçekten etkilenir. Etkilenenlerin de çok azı gerçekten bu başarıya ulaşabilir. Küçük Kara Balık, Küçük Prens gibi yetişkinlerin de ders çıkarabileceği bir kitap arayışı içindeyseniz biraz daha hacimli bir kitap olan Momo tam size göre bir kitap olacaktır.
65 syf.
7/10 puan verdi
Bu kitabı okuyarak Nikolay Vasilyeviç Gogol'un üslubu hakkında yorumlar yapmak ne yazık ki mümkün değildir. Çeviriler arasında o kadar büyük farklılıklar vardir ki sanki tek bir orijinal metin değil de alan taraması yaparak sözlü kültürden yazılı metne geçirilmiş ve birden fazla yazılı metin elde edilmiş gibi farklılıklar bulunmaktadır. Bazı çeviriler konuşma çizgisi ile diyaloglar halinde konuşmaları aktarırken bazıları doğrudan aktarım değil, dolaylı aktarım yoluna gitmiştir. Diyaloglar paragraflar halinde verilmiştir ve bu durum farklı çevirilerin "öğretmen ödevi yaparken kopya çektiğimizi anlamasın, yazarken kendi cümlelerinle yaz." Diyen öğrencilerin ödevlerine benzemesine sebep olmuştur. Ancak yine de yazarın kendisiyle ve okuyucuyla konuşması gibi kısımlar hepsinde bulunmaktadır. Böyle anlatmak adettendir denilerek bazı konulara girmek, kitapta fantastik olaylar yaşanacağını önceden okura haber vermek Türk okurlar olarak Tanzimat edebiyatında görmeye alışık olduğumuz anlatım yöntemleridir. Kitabı beğendim ve bu kısa kitabı -ki 65 sayfa olan bu yayınında sadece edebi metnin kapladığı alan 48 sayfa- bir saat içerisinde bitirdim. Zevk dolu bir saat olduğunu da söyleyebilirim. Karşılaştırma yapabilmemden de anlaşılacağı üzere kitabı ikinci kez okuyorum. Yani kendini birden fazla kez okutturacak bir kitap olduğu da söylenebilir.
Kitabın sonunda beklenmedik fantastik öğeler görülüyor. Yine de kitabın bütünlüğüne bir zararı olmuyor bu fantastik öğelerin.
158 syf.
9/10 puan verdi
Knut Hamsun'ın bu eserini okurken kendimi Lev Nikolayeviç Tolstoy kitapları okuyor gibi hissettim. İşlenen konu, işleme şekli olarak birbirlerine çok benzediklerini söyleyebilirim. Bu kitaba başta çok ön yargılıydım. Kitap başta sıkıcı gelmişti. Oysa ki Lev Tolstoy'un kitapları da bana en başta hep sıkıcı gelirdi. Edebi zevkini kazanmam uzun zaman almıştı. Bu kitabı edinip uzun yıllar anti kütüphanemde tuttum. Tolstoy tarzına alışıp onu sevdikten sonra bu kitap ban göz kırptı ve okudum. İyiki de okumuşum. Tolstoy ile benzer bir üsluba sahip olduğunu düşünüyorum.
Gururlu ve ahlaklı bir yazarın açlıkla savaşmak zorunda kalınca nelerle karşı karşıya kalacağı, ruhsal dönüşümü, kendine inanamayışı, yapmak zorunda kaldıkları ve çevresindeki insanların ona karşı verdiği tepkiler ve yaşam mücadelesi, kendi vicdanı ve açlığı arasındaki savaşı çok güzel ve akıcı bir üslupla anlatılmış. Çok ufak değişiklikler olsa da Behçet Necatigil'in çevirisinde anlamı bilinen ve günlük hayatta kullanılan yabancı kelimeler yerine de tam Türkçe kelimeler seçilmiş. Örneğin "ilham" yerine "esin" kelimesinin tercih edilmesi gibi. Okuyacak olanların Varlık Yayınlarından alıp okumasını tavsiye ederim.
