Büyüdükçe insan kendisini zamanın merkezinde buluyordu, küçükken olduğu gibi çevresinde bir noktada değil. Bunu düşündükçe de insanın tüyleri ürperiyordu. İnsan, çevresi göz kamaştırıcı bir ışıkla, cafcaflı, gürültülü bir şeylerle kaplıymış gibiydi; bütün bu seslerle ışıklar senin hayatın denen küçücük hücreye çarpıp onu sarsıyor, eğip büküyordu.