Kitabı alırken ne arkasındaki kısa özeti ne de içeriğiyle alakalı bir şeyi okumaya tenezzül etmiştim, almamdaki tek gaye kapağının güzel olmasıydı. Bu sayede daha önceden hiç okumadığım Japon edebiyatına girişimi İthaki'nin güzel kapak tasarımı sayesinde yapacaktım.
Kitabı ediniş serüvenimin ardından kitabı çok fazla sevdiğimi belirterek, aynı zamanda yine İthaki'nin bastığı "Yaban Kazı" ve "Yeşil Bambu ve Diğer Fantastik Öyküler" kitaplarını da almıştım bu kitabı sevmem onları okumam için de motivasyon sağlayacaktır.
İçindekiler kısmına baktığımda yalnızca iki bölüm, Şeytan'ın Çırağı ve Onları Öldürdü mü?, olduğunu görünce devam eden bir hikaye sanmıştım ki zaten ilk bölümün bitime bir kaç sayfa kala "hmm demek ikinci bölümde artık adamın, Eizo, suçu itiraf mektubu biterek ve biz o mektup üzerinden bazı olayları birleştirmeye başlayacağız" diye düşünürken bir anda farklı bir olaya geçmiş olması ilk bölümü ikinciye göre daha az sevmeme neden olmuştu. Sanki o itiraf mektubu yarım kalmış hissi yaratmıştı lakin üzerine biraz düşününce ve ikinci bölümü de yavaş yavaş okumaya başlayınca yazarın adetinin bu olduğunu rahatça kavrıyorsunuz. Yazarın zaten özel hayatında hukukla olan doğrudan bağlantısı öykülerini yazarken genellikle kullanılan tanrısal bakıştan ziyade kendi bir davasını anlatıyormuş hissi veriyor ve bu şekilde zaten ikinci öyküde yer alan avukatı Sherlock Holmes/Arsen Lüpen'den ayırıp günümüz dünyasındaki herhangi bir avukat durumunda görebiliyoruz.