Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Ulur aya karşı kirli çakallar,
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
yine telaşlı kelimelerle başın dertte
ah güzel çocuk uslanmadı yüreğin
ya geçmişinde takılı kaldın
ya da unuttun büsbütün
aynaları boşver biraz
çevren senden akanlarla dolu
biraz kendinden kendine bak
Osamu Dazai 1929'da ilk intiharına kalkıştı ama başarısız oldu.
Ertesi yıl Tokyo İmparatorluk Üniversitesi'nin Fransızca Edebiyatı bölümüne kayıt oldu.
O yılın ekim ayı bir geyşayla(dansçı ve şarkıcı japon kadın) kaçtı, ailesi tarafından resmen evlatlıktan reddedildi ve okuldan atıldı.
Okuldan atıldıktan dokuz gün sonra Kamakura sahilinde bir kadınla beraber intihara kalkıştı.
Kadın boğularak hayatını kaybetti ama Dazai bir balıkçı teknesi tarafından kurtarıldı.
1935 yılında hayata veda niteliğindeki eseri Son Yıllar'ı yazdı ve kendini asarak üçüncü intiharına kalkıştı ama başaramadı.
Üç hafta sonra geçirdiği apandis ameliyatından sonra morfin bağımlısı oldu, bir yıl boyunca bağımlılıkla mücadele etmesinin ardından akıl hastanesine kapatıldı ve bir ay tedavi gördü.
1948 yılında en bilindik eseri "İnsanlığımı Yitirirken"'i yazdı.
Aynı yıl, metresiyle birlikte evlerinin yanındaki Tamagava Kanalı'nda intihar etti ve hayatını kaybetti.
Ülkenin her yerinde bir şiddet var. Okulunda, hastanesinde, taksisinde, düğünlerinde, trafikte, sokakta, parkta vs. Her gün işlenen kadın cinayetleri zaten başlı başına kanayan bir yara. Ne biçim bir toplum olduk ya inanılır gibi değil. Kimsenin kimseye tahammülü yok. Sanırım bu şartlarda tesadüfen yaşamaya devam edeceğiz!
“Bir başka insanla ilişkilerimizde en önemli hata kaynakları, iyi kalpli olmak veya o insanı sevmektir. Bir tebessüm, bir bakış, bir omuz yüzünden âşık oluruz. Bu kadarı yeterlidir; sonra, umut veya hüzün dolu uzun saatler boyunca bir insan imal eder, bir kişilik yaratırız. Ve ardından, âşık olduğumuz kişiyle görüştüğümüzde, karşımıza ne kadar acımasız gerçekler çıkarsa çıksın, o bakışın, o omzun sahibinden bu iyi yürekli mizacı, bizi seven kadın kişiliğini bir türlü ayıramayız; gençliğinden beri tanıdığımız bir insan yaşlandığında, gençliğini ondan ayıramayışımız gibi.”
...
Okuduğum kitapta adam cebinden çakıl taşı çıkarıp aşık olduğu kadına veriyor..
Kadın da ona diyor ki
"Bana dünyayı vermekte olduğunuz hiç aklınıza gelmiş miydi, parça parça olarak?"
(Katya'nın Yazı)
.