Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Şiddet, kendini üstün varlık olarak görenlerin, güçsüzlere uyguladığı baskı ve zulümdür. Karşısındakini insan olarak eşit görenler şiddete başvuramazlar. İşte bu anlayışı yerleştirirsek dünyaya örnek olur, şiddetin yeryüzünden kalkmasını sağlarız bir gün.” diyordu. Sözlerindeki “bir gün” ifadesi Aylin Hanım’ın ağzından biraz ümitsizce mi çıkmıştı ne; çok uzaktaki bir gün gibi hissettiriyor, insanın hevesini kırıyordu biraz. Kadınlar Otobüsü, Sayfa 275
Sayfa 275 - DorlionKitabı okudu
Koca koca hukuk kitaplarına baktı, sayfalarını parmaklarından akıttı. Okuduğu bölümün derslerinden dolayı konu başlıklarına aşinaydı. Yukarıda parlak ciltli bir kitap dikkatini çekti. Adı, Kadın Cinayetleri idi. Kapak tasarımı bir acayip göründü gözüne. Kitabın adıyla uyumlu değildi. Kan, cinayet falan yoktu; mutlu bir kadın ve erkek resmi bir kalp şeklinin içine konulmuştu. Kalbin dış kısmı oldukça parlak, göz alıcı ve alacalı renkteydi. En altta bir çizgi çizilmiş, çizgi altında şu not yazılıydı: “Devletin ve Toplumun Yeteri Kadar İlgisini Çekemeyen Bu Konunun Kitabı İlgi Çeksin İstedik, Böyle Parlak Boyadık.”
Sayfa 116 - DorlionKitabı okudu
Reklam
Aynı gazetelerin üçüncü sayfalarında erkek şiddeti haberleri vardı her günkü gibi. Ne kadar yaratıcı ve özgün çözümler sunuyorlardı insanlığa erkekler, karılarına hadlerini bildirirken. Sevdiği kadına bazen en özgün evlenme teklifini yapmak için yarışan bu insan cinsi daha sonra karısını, genellikle yine çok sevdiği için, hep farklı yöntemlerle cezalandırmaya çalışıyordu. Sf.103
Sayfa 103 - DorlionKitabı okudu
Babalarının aniden gidişi yaralamıştı evdeki iki küçük kalbi. Annesi zaten yalnızdı. Kocası ara sıra eve uğrasa da ev halkıyla aynı masada yemek yediği günler sayılıydı; o nedenle yokluğunu hissetmeyecekti Nuriye Hanım. Ya da öyle söylemişti başlarda, gururundan. Onun tek sıkıntısı geçim meselesi olacaktı ki erkek kardeşi onları aç ve açıkta
Sayfa 91 - DorlionKitabı okudu
Evlenmekle elde edeceğini sandığı istediklerini yapma özgürlüğü hayal olmuş, şimdi asıl özgürlüğün, istediklerini düşünmek, söylemek ve içinden geldiği gibi tepki verebilmek olduğunu kavramıştı. Gülmek, ağlamak, konuşmak için başkasından izin almak zorunda olacağı, aklına gelecek en son şeydi. Eski hayatına dönmek bu yüzden elbette çok işine gelirdi. Yalnız, o cümledeki “boşa bakalım” ifadesinin bir tehdit olduğunu da algılayabilecek durumdaydı. Bu üstü kapalı tehdidin neler içerebiliyor olacağını tahmin edemiyordu. Hayatını daha çok karartacak şeyler yapabilirdi kocası ama ne yapardı mesela? Aklına gelmiyor, bilemiyordu. Bilemediği için de daha çok korkuyordu. Sf.86
Sayfa 86 - DorlionKitabı okudu
Derneğe yeni başladığı günlerin birinde yağmurlu ve kapalı bir havaya rağmen güneş gözlükleriyle yardım istemeye gelen Mehtap’ı hatırladı. Aralarındaki kısa diyalogu aklından çıkaramıyordu o günden bu yana. Gözlüklerinin ardındaki mordan kırmızıya değişen renk tonlarıyla çerçevelenmiş gözlerinin yaşlarını silmeye çalışırken; “Şiddet ancak ölümle biter bu ülkede!” demişti. “Ne demek şimdi bu, katil mi olacaksın?” “Yok, ben Allah’tan korkuyorum ama ya o ya ben ölmedikçe kurtuluş yok!” Mehtap’ın sesindeki çaresizlik Gülsün’ün bedenine saldıran bir virüs gibi yapışmıştı o an; hızla çoğalıyor, beyninin içinde koloni kuruyordu. Her şey boş görünmüştü, her ümit anlamsız. Ne kendi çabası kendisini kurtarmaya yetecekti, ne de dernek, devlet, din, eğitim, insanlığı bu beladan kurtarabilecekti. Gülsün, Mehtap’ın bu tek cümlelik hükmünden dehşete düşmüş, içindeki geleceğe yönelik birkaç umut kırıntısı da eriyip gitmişti o gün. Sf.232
Sayfa 232 - DorlionKitabı okudu
Reklam
​ Kadınlar otobüsündeydi, içerisi tıklım tıklım doluydu. Tanıdık yüzlere rastladı. Mehtap en öndeydi. Gözlüklerini çıkarmıştı, yüzü gözü perişan hâlde ağlıyordu. Pencereden, kendisine tehditler savuran, zayıf, çelimsiz ama gözleri cüssesinden büyük bir adama tepkisiz bakıyordu. Kayınvalidesi oğlunun arkasına gizlenmiş sırtına elleriyle destek veriyordu. Arka sıralara doğru yürüdü. Maide’yi tam kapıdan içeri girecekken görüp üzerine atladı. Çığlık çığlığa bağırıyordu. “İn aşağı Maideciğim çabuk!” “O da ne?” dedi. Maide’yi aşağı atarcasına itekledikten sonra Merve öğretmeni görmüştü. Ağlıyordu. Kocasını başka kadınla yakalamış olmasının bedelini ödeyecekti. Diğer yüzlere göz gezdirdi. Ümitsiz ve çaresiz bakışların arasında eriyip gittiğini hissetmekteydi. Otobüs yavaş yavaş uçurumdan aşağı kayarken dışarıda, ön tarafta, birkaç polis memuru kaportaya abanmış otobüsü durdurmaya çabalıyordu. Güçleri yetmedi, büyük bir gürültü yankılandı gökyüzünde. İnsanlık bir kez daha can çekişmekteydi. Sf. 270
Sayfa 270 - DorlionKitabı okudu
Kadınların kırılan kolu, bacağı, kanayan bir yeri, görünür bir yarası varsa “İşte şiddet!” deniyordu da aşağılanmış, sindirilmiş, korkutulmuş, en sevdiklerinin ölümüyle tehdit edilmişlerse eğer, görünürde bir şiddet yoktu. “Dur bakalım hele! Daha öldürmedi ya…” diyordu bıyıklı iklim. KADINLAR OTOBÜSÜ Sayfa 268 ​
Sayfa 268 - DorlionKitabı okudu
“Ahh kadınlar! Sizde kabahat yok mu?” diye iç geçirebildi sadece. “Masum birer yavru olarak kucağınıza aldığınız insancıkların bu hâle gelmelerinde sizin payınız yok mu? Siz kızlarınıza sizin gibi yaşamayı ve sadece katlanmayı kader, oğullarınıza da babaları gibi sınırsız sorumsuz olmayı soyaçekim olarak göstermediniz mi?” KADINLAR OTOBÜSÜ Sayfa 229
Sayfa 229 - DorlionKitabı okudu
Gülsün bu sohbetten sonra, ne kendi ruhunun özgürlüğü, ne de başkaları için yeterince çaba sarf etmemiş olduğunu düşünüp, suçluluk ve yetersizlik karışımı duygular içinde dalıp gitti. Dünyanın bütün kitaplarını okuyabilseydi keşke... Bir iki kitapla hayata baktığı gözlüklerinin değiştiğini hisseden bir kişi acaba kaç kitap okursa hayatını baştan sona değiştirebilirdi?
Sayfa 134Kitabı okudu
Reklam
Kadınlar Otobüsü/ Şenay Eser
“Kadir’in baskıları arttıkça Gülsün’ün onu aldatması yoğunlaşıyordu.Hem öyle tehlikesiz bir aldatmaydı ki yaşadığı; Allah’tan ve kendinden başkasının ruhu bike duyamazdı.”Oh canıma değsin! Senden nefret ettiğimi sana belli etmiyorum. Sevdiğim için katlandığımı sanmaya devam et.” diye iç geçiriyordu yüzüne bakarken.”
Sayfa 121 - DorlionKitabı okudu
Gülsün bir çare arıyor
Gülsün kocasından aldığı izin bittiği saat itibarıyla evine dönmeyi başarmıştı. Komşular kapıda görüp koştular, üzüntülerini belirttiler. Gülsün ayaküstü, bütün durumu bir çırpıda anlattı onlara. Acilen çözüm bulmalıydı. Çalışması lazımdı ama Kadir izin vermiyordu. “Belki evde üretebileceği bir şeyler, örgü dikiş gibi, olabilir mi?” diye düşünenler oldu. Gülsün, çok iyi bilmese de bunların elinden geldiğini söyledi. Parayı annesinin bakımına harcayacağı için bu işleri de gizli yapacağını özellikle belirtti. O geceyi sıkıntıyla ve dua ederek geçirdi. Gün doğmadan neler doğardı.
Sayfa 113 - DorlionKitabı okudu
Gülsüm’ün ilk şoku
“Misafirler gittiğinden beri sessiz, munis duran adam arkasını dönüp öyle bir tokat patlattı ki Gülsün’e, kafası duvarda balyoz vuruşu gibi ses çıkardı. Sonra yere yığıldı zavallı, elindeki sigara bacağının altında kalıp tenini fazla yakmadan söndü. Kadir, alçak sesle ama hiddetle bağırmaya devam ediyordu: “İyileşmeyeyim mi yani, öleyim mi? Ben öleceğime sen öl. İyi mi böyle!”
Sayfa 70 - DorlionKitabı okudu